Etiket arşivi: gelir dağılımı

Ekonomide İki Farklı Türkiye

Gelir dağılımı iktisatçılar için “tatsız” bir konu haline geldi. Kimse yüzünü bölüşüme ilişkin gerçeklere çevirmiyordu, bir de baktık Amerika’da bu kriz nereden çıktı diye düşünenler çaktırmadan “aslında gelir dağılımı da önemli bir konu” diye konuşmaya başladı. Biz de bu sayfadan özellikle “kişisel gelir dağılımı” yani nüfus gruplarının gelirden aldıkları paylar itibariyle eşitsizliklerin boyutuna değindik.

Gerek gazetede gerekse iktisadivizyon.com sitesinde okuyucuların bölüşüm politikalarına gösterdiği ilgi oldukça sevindiriciydi. Sorun şu ki; Gelir dağılımına ilişkin görüş ve önerilerin önemli bir bölümü “bölüşüm sorunu”nun iktisat politikasının isteğe bağlı adeta fantastik ilgi alanlarından biri haline geldi. Ekonomide İki Farklı Türkiye yazısına devam et

2010 yılı için iş hayatının öncelikleri

20102009 gibi durgunlukla geçen yıllar firmalar ve hanehalkının işlerin azalmasını fırsat bilip şapkayı önüne koyduğu zamanlardır. Bu kez öyle olmadı. İşler durgundu evet, ama nakit verimliliği düşük bir iş temposu da iş dünyasının yakasını bırakmadı. Kaybedilen müşteriler, yatırım gerektirmeyen yeni sektörlere girme isteği, iflas edeceği anlaşılan borçludan son anda alınan bir senet…

Reel sektör 2009 boyunca tümüyle nakit takibine endeksli bir dönem geçirdi. Bu arada firmalarını yeniden yapılandırmaya çalışanlar; özellikle inovasyon ve verimlilik odaklı iş modelleri ilgiyle izlendi. Bir kısmı uygulanamadı, eğer krizden çok büyük zararla çıkılmadıysa uygulanması bir başka bahara kalan tedbirler listesinde kalmaya devam etti. Özellikle risk yönetimi ile ilgili seminerler ilgiyle izlendi. Krizden önce riskleri hatırlatan muhasebeciye, “yahu sen bunları bize niye anlatmadın ağabeycim” diye çıkışıldı.

2010’a girerken gündemdeki politik gelişmelerin yankıları firma ve bireylerin şikâyetlerini ülke gündeminden uzaklaştırmaya devam ediyor. Buna karşın, yeni yılla birlikte kendi koşulları ile yüzleşmek zorunda kalacak tüketici, ertelenen tüketimini hayata geçirmek için aradığı koşulların oluştuğunu en azından henüz düşünmüyor. 2010 yılı için iş hayatının öncelikleri yazısına devam et

Yeşilkart mı Greencard mı?

Greencard ya da YeşilkartKamu açıklarıyla ilgili sıkıntılar gündeme geldiğinden beri, ağırlıkla vergi gelirleri ile ilgili tedbirler su yüzüne çıktı. Devlet, yeni gelir kapıları ararken, vergi mükellefi de “zaten krizdeyiz, yoksa yeni vergiler mi geliyor?” endişesini yaşıyor.

Vergi gelirlerinin tahsilâtı için kamu gücünün verdiği tüm cebri tahsilât imkânları kullanılıyor. Hesaplara bloke uygulanıyor, araç yakalama emirleri imzalanıyor. Bu arada, bütçe imkânlarının ekonomik ve fonksiyonel sınıflandırması itibariyle değerlendirilmesinde ortaya çıkan gerçekler, gelir artışı sağlamanın dışındaki olanakların da zorlanmasına gereksinim duyulduğunu vurguluyor. Kamu giderlerini azaltıcı müdahalelerden bahsediyorum. Devlet harcamalarındaki uygun dağılımın sağlanması ile ilgili konuları gündeme getirmek istiyorum. Yeşilkart mı Greencard mı? yazısına devam et

Demokratik Açılımın “A”sı Ramazan’ın “W” si…

W modelKocabaşlar bir haftadır “açılım”“saçılım” mı karar veremezken ve gelişmeler de ekonomik gündemden rol çalarken durum “kaçınım” haline geldi. Ama piyasa ekonomisi hala krizden çıkış senaryolarını emanet ettiği kâhinlere ihtiyaç duyduğuna göre, önümüzde uzun bir yol var demektir.

Biliyorsunuz krizle ilgili “yaratıcı” ifadeler, kendisini alfabenin çeşitli harfleri ile göstermeye başlamıştı. “V” ile hızlı bir çıkış, “U” ile dipte uzun bir süre oyalanan ama daha dik bir çıkış öngörülüyordu. Sonra benim de dâhil olduğum bir başka zümre “W” açılımı yaptı. Yani halk arasında “testere ağzı” olarak adlandırılan çıkış sembolü. Demokratik Açılımın “A”sı Ramazan’ın “W” si… yazısına devam et

Krizin Etkilerini Azaltmada Pazarlama Stratejilerinin Önemi Büyük

Krize direnmek ama nasıl?Manisa’daki sanayi kuruluşlarına bir bütün olarak bakmak krizin etkilerini azaltma konusunda birkaç önemli konuyu gündeme getirebilir.

Öncelik tabiî ki finansmanda.

Cari açığın fonlaması için, özel sektörün borç grafiğindeki artış kritik seviyeye geldi. Firmalar, uzun süredir, ithal girdi bağımlılığını sürdüren bir ekonomik yapıda dış ülkelerden borçlanma olanaklarını kullanıyorlardı. Kredi imkanlarının daralması ile birlikte ihraç pazarlarındaki durgunluk koşulları bir araya geldiğinde, likidite sıkıntısının çözümü için yeni formüller düşünmeye ihtiyacımız olacak. İhracatımızın büyük bölümü tüketim mallarında oluştuğuna göre, özellikle pazarlama alanında gösterilecek hüner nakit sorununda etkili olacak.  Krizin Etkilerini Azaltmada Pazarlama Stratejilerinin Önemi Büyük yazısına devam et

Ekonomide İç Piyasanın Önemi

TOBBTOBB’un kampanyası kapsamında yer alan sloganları izliyoruz. “Kimse işini kaybetmesin”, “pazara çık” gibi içeriklerin ortak noktası iç tüketim üzerindeki moral etkisini harekete geçirmek olmalı. İş aleminin ve hane halkının hassas olduğu kriz günlerinde, özellikle iç tüketim üzerinde moral önemli. Kampanya çerçevesinde, iç piyasadaki dinamikler üzerinde bazı görüşleri gözden geçirmek yararlı olabilir. Ekonomide İç Piyasanın Önemi yazısına devam et

2009’dan Sonra

Tünelin sonundaki ışık acaba ne?Ekonominin geleceği ile ilgili tahminler, istikrarlı dönemin bu yılın Ekim, Kasım aylarında başlayabileceğini gösteriyor. Ondan sonrası için oluşturulan modeller, özellikle Türkiye bakımından pozitif işaret taşıyor. Bugün, biraz olsun 2010 ve sonrasında geçerli olabilecek şartları tartışabiliriz diye düşündüm.

Dünyanın ekonomik ekseni, Batı’dan Doğu’ya doğru kayıyor. Talep açığı olan Dünya ekonomisi, büyük nüfus yoğunluğuna sahip Asya’nın, aynı zamanda üretici de olduğu bir yeni denge ile karşı karşıya. Güneydoğu Asya’dan Asya’nın Batı’sına doğru uzanan geniş coğrafya, sahip olduğu insan ve hammadde kaynağı ile iktisadi stratejinin yönünü değiştirdi. Daha da değiştirecek. Asya’ya komşu Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Afrika, gelişmekte olan merkezler. Bu merkezleri haritada veya zihninizde bir araya getirip Batı’ya en yakın noktayı işaretlediğinizde, oranın Türkiye olduğunu görebiliyorsunuz. Asya kadar otoriteryen ve standart dışı değil ama, Batı demokrasilerinin işgücü piyasaları kadar da stabil olmayan bir ülke Türkiye. 2009’dan Sonra yazısına devam et