Başta ekonomi eğitimi olmak üzere birçok alan sanayi sektörünün gelişimini önceliklendirir. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerde “sınaî kalkınma hamlesi” iktisatçılardan siyasetçilere kadar herkesin diline pelesenk olmuş ezberlerlerden biridir. “Kalkınma iktisadı” gibi alanlarda çalışanlar için, tarım ve hizmet sektörleri hak ettiği ilgiyi göremeyebilirler. Bugünün dünyasında ve bugünün Türkiye’sinde sektörlerin ağırlıklarını arada bir gözden geçirmek gerekir.
Türkiye ekonomisi de hem literatür hem de gelişim çizgisi bakımından aynı yollardan geçti. Geçtiği için de en güncel haliyle ekonomik faaliyetleri “reel sektör”, “mali sektör” olarak ayırdı. Bu bölümlendirme mali sektörü nerdeyse ikinci sınıf olarak gördüğü için yeterli değil. En iyisi bugünün dünyasında tarım ve hizmet sektörlerinin artan önemine göre, yine klasik sınıflandırmaya geri dönmek: Tarım, sanayi ve hizmetler üçlemesini kullanmak.
Gelişmekte olan ülkelerin nüfusları hızla artıyor. Zaten Çin ve Hindistan yanına Rusya’yı eklerseniz dünyanın yarısı! Gelirleri ve nüfusları arttıkça tüketim kalıpları da değişiyor. On yılda bir kendisini ikiye katlayan Asya’nın tarım ürünleri ve enerjiye olan talebi her halükarda artıyor, artacak. Hizmet sektöründe de sınaî erişkinlik sonrasında kendi içinde işlek bir altyapı oluşuyor. Öncelikli sektörler… yazısına devam et