Etiket arşivi: döviz

Faizin Lobisi-Hobisi-Fobisi

Türkiye ekonomisinde faiz tartışması 2013 yılından bugüne bazen bir soluk arası verilse de yoğun şekilde devam ediyor. Başbakan Binali Yıldırım‘ın bankacılara ‘son uyarı’ mahiyetinde olduğunu ifade ettiği konuşması konuyu başka bir boyutu ile yine gündeme getirdi. Bankacılara sert ifadelerle ‘reel sektörün sesine kulak vermeleri’, ‘tefecilik yapmamaları’ kamuoyu huzurunda tebliğ edilmiş oldu. Başbakan, aksi halde elbette bir kamulaştırmadan değil ekonomi yönetiminin sahip olduğu enstrümanların kullanılacağından söz ettiğini de ekledi.

Faiz haddi neden yükseliyor?

Hükümetin yılbaşından bugüne ekonomiyi canlandırmak için yaptığı hamleler sonuçlarını gösteriyor. Vergi ve sosyal güvenlik teşvikleri, istihdam kampanyası, Kredi Garanti Fonu aracılığıyla binlerce şirketin kredilendirilmesi, TL’ye dönüş kampanyası, kamu alacaklarının yapılandırılmasında süre uzatımı gibi tedbirler bir bütün olarak özellikle referandum öncesine dek sonuç verdi. Büyüme rakamlarında da beklenen hareketin sağlandığı anlaşılıyor. Ancak, son yayınlanan ekonomik güven endeksindeki aşınma ‘can suyu’nun en azından tüketici düzeyinde devam etmekliğini öngörüyor. Faizin Lobisi-Hobisi-Fobisi yazısına devam et

Dövizdeki Fırsatlar (mı)?

Dolardaki düşüş son günlerde gündemi işgal ediyor. Peki, Türk Lirası gerçekten değerleniyor mu?

Ev Bu yazının kaleme alındığı 2 Mayıs 2016 tarihinden 3-4 gün önce uluslararası derecelendirme Kuruluşu FITCH bir rapor yayınladı. Analize göre Türkiye, “gelişmekte olan ülkeler” arasından seçilen 8 ekonomi içinde özel sektörün döviz borcu sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Döviz borcunun Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYİH) oranına göre yapılan sıralama, özel sektörün dövizdeki açık pozisyonunu (döviz cinsinden alacaklar ile döviz borçları arasındaki negatif fark) dengelemesi gerektiğini gösteriyor.

Dolarda devam etmesi şüpheli görülen süreçte özel sektörün döviz almasında ve borç geri ödemesinde yarar var. Bireysel yatırımcı da önümüzdeki bir iki aylık süreçte döviz alımına geçebilir. Dövizdeki Fırsatlar (mı)? yazısına devam et

Piyasa, panik psikolojisinden çıkmalı

imf ne yapmak istiyor?Bu satırlar kaleme alınmadan iki saat önce Merkez Bankası’ndan gelen ‘Basın Duyurusu’ mail hesabıma düştü. Merkez Bankası’nın politika faizini değiştirmediğine dair kararı, piyasalarda iki ayrı etkiye yol açtı. TL’den ABD Doları’na doğru olan hareket güçlendi. Diğer bir algı da Merkez’in enflasyon konusundaki duruşunun netleştiği anlaşıldı.

Evet, Merkez Bankası Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 8,25’te sabit bıraktı. Kararın ardından dolar yükselişe geçti ve 7 ayın zirvesini gördü. Her ne kadar Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olsa da maliyetler üzerinde ciddi bir etkide bulunan bu türden açıklamalar, sanki sürprizmiş gibi yansıtılabiliyor. Piyasa, panik psikolojisinden çıkmalı yazısına devam et

Dengeli Bir Ekonominin Tarifi Değişiyor

Avrupa’daki borç sorununun yayılma riski Euro’yu derinden sarsıyor. İhracat pazarımızın ilk sırasında yer alan Euro Bölgesi’nin ekonomik durumu Türkiye için çok önemli. İlk olarak bu bölgenin para birimindeki değer kaybı, zaten yeterince değer kazanan TL’nin değerini artırıp, ihracatı baltalıyor. İkincisi, doların değer kazanmasına yol açarak, hammadde ithalatındaki zorunlu harcamanın TL cinsinden değerini artırıyor.

Türkiye’nin ihracat para birimi öncelikle Euro, ithalatta ise Dolar’ın önemli bir ağırlığı var. Dolayısıyla, Türkiye için olabilecek en kötü kur kompozisyonu, Euro’nun değer kaybedip, Dolar’ın değer kazanması olgusunun aynı anda gerçekleşmesidir. Dolar’ın devlet borçlarının kompozisyonundaki ağırlığını ve değer kazanmasının milli gelirin döviz cinsinden hesabındaki moral etkisini dikkate aldığımızda konu bambaşka bir nitelik kazanıyor.

Bu tablodan hareketle, Türkiye ekonomisinin yönetiminde bazı kritik anlayış değişikliklerinin değerlendirilmesi gereği ortaya çıkıyor. Belli ki bundan sonra, kamu maliyesinin durumu -özellikle borçlanma değerleri- dünya ekonomisi bakımından yeniden gözde bir değerlendirme aracı olacak. Dengeli Bir Ekonominin Tarifi Değişiyor yazısına devam et

Yeni dönemde tasarruf-yatırım alışkanlıkları değişecek mi?

Türk toplumunun yatırım kavramına atfettiği değer ile ekonomi dilinin yatırımdan kastettiği arasında fark olduğu eskiden beri bilinir ve tekrarlanır. Geniş nüfus grubunun yatırımdan anladığı genellikle finansal yatırımlardır. Daha geniş bir diğer halk tipi yatırım ise, borsa, döviz, mevduat faizi üstüne altın, gayrimenkul eklenip, repo da bu toplamın içindeki yerini aldığında oluşur. Bu tanımdan hareket edersek, aslında tasarruf adı verilmesi gereken birçok değerin, yatırım olarak adlandırıldığını duyarız.

Tüm anlamlarıyla yatırım kelimesinin Türkiye’de ifade ettiği değerin zaman çizgisi içinde ayrıca üç anlam daha kazandığını düşünüyorum. İlk zaman dilimi, yüksek enflasyon döneminde, yani 2002’ye kadarki dönemdi. İkincisi, 2002 ile 2007 yılına kadar geçen ve giderek düşen faiz hadleri, düşen enflasyon, artan dış yatırımlar ve hızlı büyüme dönemi oldu. 2008’in ortalarından bugüne dek geçen ve bundan sonra da devam edeceği anlaşılan belirsizlik ve düşük getiri dönemi ise üçüncüsü oluyor. Yeni dönemde tasarruf-yatırım alışkanlıkları değişecek mi? yazısına devam et

Ekonomiyi Nasıl Gördüğünüz Nereden Baktığınıza Bağlı

vision[1]Son yazısında (Manisa Haber Gazetesi, 12 Ağustos 2009, “Ekonomi ve Dış Politika“) İktisadi Vizyon köşesine bir soru sorarak pas atan -krizin ortaya çıkardığı cevval köşe yazarı- Sayın İdris Şendil’in pasını göğsümüzde yumuşatalım. Sayın Şendil şirket bilançoları zarar görünürken, borsa endeksinin nasıl olup da yükseldiğini; insanların zarar eden şirketlere niçin ortak olmak isteyebileceklerini açıklamamı rica etmiş. Elimizdeki verilere ve ekonominin gerçeklerine göre bu konuyu analiz edelim. Ekonomiyi Nasıl Gördüğünüz Nereden Baktığınıza Bağlı yazısına devam et

Yatırımcıya Tavsiyeler…

Özellikle son günlerde, finansal piyasalarla ilgili görüş ve öneri soran kişi ve kuruluşların sayısı artmaya başladı. Bu konuları, imalat sanayinde faaliyet gösterenlerle konuşmak, küçük yatırımcıya kıyasla daha kolay. Zira, reel sektör daha öngörülebilir ve uzun periyotlarla hareket ediyor. Bir başka gerçek de şu ki; sanayici sizi dinlese de, kendi bildiğini yaptığı için, olası bir zarardan sorumlu olmuyorsunuz. Bireysel tasarrufçular, sokakta, lokantada karşılaştığınızda direk olarak “döviz mi yoksa altın mı?” diye soru sorabiliyor. Yatırımcıya Tavsiyeler… yazısına devam et

Finansal Farkındalık Zamanı

Satranç TaşlarıGeçtiğimiz dört yıl, dünya ve Türkiye ekonomisindeki hızlı büyümenin sarhoşluğuyla geçti. Sarhoşluğun ardından gelen baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik, ‘bir daha mı?’ dedirtirken, yeni dönemin finansal modelini tartışmak gerekiyor. Tüketicinin, hane halkının, firmaların ve kamu kesiminin, iş yönetimi konusundaki gelişmelere ayak uydurması zaman alacak.

Fırtınanın en cezbeli olduğu anda gemisini karaya çıkarmaya çalışan kaptan, çalışıp-çabalarken kendine bir sürü söz verir. ‘Karaya sağ-salim çıkar da, eşimle, çoluk-çocuğumla kucaklaşıp, bir daha açık denizlere yelken açarsam, boyum devrilsin’. Güvertedeki personel; ‘kaptan, geminin batmaması için yükün bir kısmını denize atmamız lazım, nereden başlayalım?’ diye sorduğunda, sefere çıkarken çok değerli görünen yüklere şöyle bir göz ucuyla bakıp ‘bana niye soruyorsunuz, tabii ki, ağır olanlardan başlayın!’ diyecektir. Finansal Farkındalık Zamanı yazısına devam et

Yatırım Araçlarında Geriye Dönük Verileri İhmal Etmeyelim…

Para ve sermaye piyasalarındaki güncel gelişmeler, küçük tasarrufçuyu fazlasıyla etki altına aldığı için, arada bir geçmişe dönük verileri de hatırlatmakta fayda var. Bireysel yatırımcı genellikle tek bir enstrümanla ilgili bilgileri takip ediyor. Finansal araçlar arasında seçim yaparken, bugünün koşullarının uzun bir süre devam edeceğini varsayanlar da yok değil. Yatırım Araçlarında Geriye Dönük Verileri İhmal Etmeyelim… yazısına devam et