Etiket arşivi: büyüme

İlk Çeyrekte Büyüme Çift Haneli Olur

Gelişmeler Türkiye ekonomisinin geçen yılın aynı dönemine göre önemli bir performans artışı göstereceğine işaret ediyor. Bundan sonra sokaktaki adamın gündemi, gazetede göklere doğru yükselen büyüme eğrisini gördüğünde; “Hadi be or’dan ekonomi %12 büyümüş, öyleyse biz niye hissetmiyoruz” demek olacak. Haber bültenlerindeki hava sıcaklığı göstergesinin yanında rüzgar veya nem dolayısıyla görülen “hissedilen hava sıcaklığı” gibi bir büyüme göstergesi düzenlemek gerekiyor.

“Niye hissetmiyorsun biliyor musun emekli amca?” Ekonomi bir çeyrek büyümekle henüz kriz öncesi büyüklüğüne ulaşmadı. İkincisi, senin gelirin sabit gelir olduğu için, gelirdeki değil enflasyondaki büyümeye göre ayarlanıyor.

Köşedeki bakkal soruyor: “Hocam ekonomi düzeliyor diyorlar ama bizde daha tık yok”. Sen de önce veresiye defterindeki alacaklarını tahsil edip, rafındaki malları yerine koyacaksın. ” Borsa yükseldi ama…” diye söze başlayan köfteciye de “Hayırdır, hisselerini halka mı arz edeceksin” diye sormak lazım. İlk Çeyrekte Büyüme Çift Haneli Olur yazısına devam et

2010 yılı için iş hayatının öncelikleri

20102009 gibi durgunlukla geçen yıllar firmalar ve hanehalkının işlerin azalmasını fırsat bilip şapkayı önüne koyduğu zamanlardır. Bu kez öyle olmadı. İşler durgundu evet, ama nakit verimliliği düşük bir iş temposu da iş dünyasının yakasını bırakmadı. Kaybedilen müşteriler, yatırım gerektirmeyen yeni sektörlere girme isteği, iflas edeceği anlaşılan borçludan son anda alınan bir senet…

Reel sektör 2009 boyunca tümüyle nakit takibine endeksli bir dönem geçirdi. Bu arada firmalarını yeniden yapılandırmaya çalışanlar; özellikle inovasyon ve verimlilik odaklı iş modelleri ilgiyle izlendi. Bir kısmı uygulanamadı, eğer krizden çok büyük zararla çıkılmadıysa uygulanması bir başka bahara kalan tedbirler listesinde kalmaya devam etti. Özellikle risk yönetimi ile ilgili seminerler ilgiyle izlendi. Krizden önce riskleri hatırlatan muhasebeciye, “yahu sen bunları bize niye anlatmadın ağabeycim” diye çıkışıldı.

2010’a girerken gündemdeki politik gelişmelerin yankıları firma ve bireylerin şikâyetlerini ülke gündeminden uzaklaştırmaya devam ediyor. Buna karşın, yeni yılla birlikte kendi koşulları ile yüzleşmek zorunda kalacak tüketici, ertelenen tüketimini hayata geçirmek için aradığı koşulların oluştuğunu en azından henüz düşünmüyor. 2010 yılı için iş hayatının öncelikleri yazısına devam et

Açılım aşınızı yaptırdınız mı?

Açılım mı...

Son zamanlarda ülkemizde hızla yayılan ve tedavisi tam olarak bilinmeyen bir hastalık var biliyorsunuz. Hastalığın asıl risk grubu “seçmenler”; hele işsizlik ve durgunluk sebebiyle işleri kesat olanlar arasında bu hastalık çok daha yaygın. Neyse ki siyasiler, bağışıklık sistemleri(!) güçlü olduğu için risk grubuna dahil değiller.

Tabii “Açılım Aşısı” yalnızca tek bir hastalığa karşı bağışık kılmıyor. Hani hepimiz olduk küçükken, bir BCG aşısı vardı, tıpkı onun gibi, çok yönlü, etkili ve kalıcı. Biz önce hastalığa bakalım. Açılım aşınızı yaptırdınız mı? yazısına devam et

2009’un İkinci Çeyreğinde Kim Ne Kadar Küçüldü?

Küçülme, küçülme, küçül-me...Açıklanan büyüme rakamları (9 Eylül 09), beklendiği gibi bir küçülme ile karşı karşıya olunduğunu gösterdi. Tahminlerin büyük oranda %8’ler civarında oluşmasına rağmen küçülmenin bir puan daha düşük gerçekleşmesinin tabii ki çeşitli nedenleri var. Ama satır aralarında harcanmaması gereken gerçek, ilk çeyreğin büyüme hızı ile birlikte 2008 yılının büyüme rakamlarının da revize edilmiş olmasıydı. Ekonominin gidişatı ile ilgili en önemli fikri veren bilgilerin bu denli revize edilmesi düşündürücü. 2009’un İkinci Çeyreğinde Kim Ne Kadar Küçüldü? yazısına devam et

Demokratik Açılımın “A”sı Ramazan’ın “W” si…

W modelKocabaşlar bir haftadır “açılım”“saçılım” mı karar veremezken ve gelişmeler de ekonomik gündemden rol çalarken durum “kaçınım” haline geldi. Ama piyasa ekonomisi hala krizden çıkış senaryolarını emanet ettiği kâhinlere ihtiyaç duyduğuna göre, önümüzde uzun bir yol var demektir.

Biliyorsunuz krizle ilgili “yaratıcı” ifadeler, kendisini alfabenin çeşitli harfleri ile göstermeye başlamıştı. “V” ile hızlı bir çıkış, “U” ile dipte uzun bir süre oyalanan ama daha dik bir çıkış öngörülüyordu. Sonra benim de dâhil olduğum bir başka zümre “W” açılımı yaptı. Yani halk arasında “testere ağzı” olarak adlandırılan çıkış sembolü. Demokratik Açılımın “A”sı Ramazan’ın “W” si… yazısına devam et

Enflasyonla İşsizlik Arasındaki Değiş-Tokuş Başladı…

Bugünlerde enflasyon oranının beklenenin altında gerçekleştiğini gözlemliyoruz. Türkiye ekonomisinin son yedi yıllık göstergelerini gözden geçirdiğimizde, işsizlikle enflasyon arasındaki bilinen değiş-tokuş ilişkisini bariz bir biçimde izleyememiştik. 2002 yılından bu yana enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen işsizliğin %10’un altına düşmesi de üstüne çıkışı da görülmemişti (%1’in altındaki değişimleri yok sayıyoruz). Bu noktada, hem geriye dönük bir değerlendirme yapmak için bir fırsat doğdu, hem de kriz ortamında enflasyon beklentisinin düşürülmemesi gerektiği bir kez daha ispatlanmış oldu. Enflasyonla İşsizlik Arasındaki Değiş-Tokuş Başladı… yazısına devam et

Seçimden Önce ve Seçimden Sonraki Ekonomik Görünüm

secim_anket_200[1]Türkiye ekonomisinin seçimden önceki görünümü, özellikle sanayi üretiminde üretim ve kapasite kaybı, fiyat seviyesinde beklenenin altında bir artış, dış açıkta azalma, işsizlikte ise artış eğiliminin devam etmesi olarak özetlenebilir. Bu başlıkların ayrıntıları sorgulandığında ise enflasyon ve cari açıktaki olumlu seyrin aslında talep eksikliğinin doğal sonuçları olduğu görülebiliyor. Dünya genelindeki ekonomik daralmanın hammadde fiyatlarının ekonomi üzerindeki yükünü hafiflettiği de diğer önemli bir dönem profili. Son haftalarda döviz fiyatları üzerindeki yukarı yönlü hareketin, kamuoyunun dikkatini çeken önemli bir gelişme olduğunu da belirtelim. Seçimden Önce ve Seçimden Sonraki Ekonomik Görünüm yazısına devam et

İşsizlik ve Büyüme Dengesi

Allah kimseye iş aratmasın!

Geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verileri dikkate değer bazı unsurlar içeriyordu. Gündem yoğun olduğu için değinememiştik. İşsizlik kronik bir sorun ama, Ekim ayı itibariyle durumun hiç de iç açıcı olmadığı anlaşılıyor. Özellikle tarım dışı istihdam ve genç işsizlik konuları dikkat çekici. 

İşsizlik rakamlarının büyüme oranı ile ilişkisi dikkate alındığında, ekonomi politikası için bazı ipuçları elde edebilmek de mümkün. Türkiye krizi aşarken enflasyonu da göz ardı etmeyecekse işsizlikle ilgili bazı saptamaları gözden geçirmekte yarar olacak.

Türkiye’de işsizliği başarılı bir şekilde azaltmanın yolu hızlı ve tempolu bir büyümeden geçiyor. Zira, tabloda görüldüğü üzere alttan gelen genç nüfus ile birlikte mevcut işsizlere de iş bulmak zorunda kalan bir ekonomik ve demografik dağılımımız var. İşsizlik oranını aynı seviyede tutmak için bile %6 düzeyinde bir büyümeyi sağlamak gerekiyor. ‘İşsizliği azaltacağım’ diyen bir ekonomi yönetimi, her halükarda %6‘lık büyüme haddini aşmak zorunda ki; bu bugünkü şartlarda teknik olarak mümkün görünmüyor. İşsizlik ve Büyüme Dengesi yazısına devam et

Şubat Ayından Bu Yana Maliyetler Üreticinin Üstünde Kalıyor

Temmuz ayı enflasyon verileri açıklandığında en çok dikkat çeken konu rakamların beklenenin üzerinde olduğuydu. Veriler geriye doğru incelendiğinde görülüyor ki, Türkiye’de enflasyon verileri üzerinden tartışılması gereken iki konu daha var:

Sanayinin fiyatlama politikası doğru mu?

Sanayici fiyat rekabeti nedeniyle ürünlerini doğru fiyatlayamıyorsa, kamu kesimi bu konuda ne yapabilir? Şubat Ayından Bu Yana Maliyetler Üreticinin Üstünde Kalıyor yazısına devam et

Büyüme, İşsizlik ve Verimlilik

İki gün önce yayınlanan istihdam istatistikleri, Türkiye genelindeki işsizlik oranının, 2005 yılının Eylül ayı itibariyle % 9,7 olduğunu gösteriyor. Hesaplama tekniğindeki sınırlamalar bir yana, son 4 yıldaki % 25’lik büyümeye rağmen, işsizlik oranının düşmeye direnmesinin nedenleri üzerinde düşünmek, boş bir çaba sayılmaz sanıyorum. Büyüme, İşsizlik ve Verimlilik yazısına devam et