Ekonomide İç Piyasanın Önemi

TOBBTOBB’un kampanyası kapsamında yer alan sloganları izliyoruz. “Kimse işini kaybetmesin”, “pazara çık” gibi içeriklerin ortak noktası iç tüketim üzerindeki moral etkisini harekete geçirmek olmalı. İş aleminin ve hane halkının hassas olduğu kriz günlerinde, özellikle iç tüketim üzerinde moral önemli. Kampanya çerçevesinde, iç piyasadaki dinamikler üzerinde bazı görüşleri gözden geçirmek yararlı olabilir.

Türkiye ekonomisi 1980’lerden başlayarak sürekli ihraç pazarlarını hedefleyen hamleler yaptı. İş dünyası için dış pazarlara açılmak her zaman kritik eşik oldu. Enflasyonla mücadele çerçevesinde yapılan programlar da ihracat seferberliklerini destekledi. İç tüketim üzerindeki talep baskısının azalması, fiyat artışlarını dengeleyici rol oynadı. İç piyasada tüketimin azaltılması, dış pazarlardan elde edilen döviz geliri ile sağlanan yatırım finansmanını kolaylaştırdı. IMF programlarının Türkiye’nin dış ödeme güçlüklerini önleme çabası da, iç piyasanın önem derecesinin azalmasına destek verdi. Yaklaşık otuz yıldır enflasyon ve döviz ödeme güçlükleri sarmalındaki ekonomi politikası, iç piyasanın, yerli tüketicinin rolünü çaldı.

Bugünkü küresel kriz atmosferinde dış piyasalardaki daralma, Türkiye’de içe dönük değerlendirmeler yapma konusunda zamanın geldiğini gösteriyor.

Dünya ekonomisi içerisinde kalıcı büyüme elde eden ülkelerin ortak özelliği iç pazarlarının geniş olması. Türkiye de, dinamik nüfusu ile dış pazarlardaki daralma riskini, yurt içindeki tüketiciye uygun ürün yapılarıyla aşabilir. Bu hedefe ulaşmak için ürün ve pazarlama konusunda bazı yeniliklere ihtiyaç olduğu görülüyor.

Her şeyden önce ihraç pazarlarına göre daha alt gelir seviyesine sahip yerli tüketiciye fiyat ve alt pazarlar alanında hitap eden ürünlerle yönelmek gerekiyor. Kriz dolayısıyla gelir erozyonuna uğrayan geniş nüfus kitlelerine yönelik alt pazar inovasyonları, firmaların pazarlama politikalarına dahil olmalı. Gelir dağılımı ve refah politikalarında görülen sorunlar, iç piyasadaki geniş kitlelerin finansman imkanlarıyla buluşmasını da engelledi. Bu alanda bankacılık kesiminin üzerine düşen sorumluluklar da var. Üretici ile finansal kuruluşların ortak yürüteceği pazarlama kampanyaları mesafe alınmasını sağlayabilir.

TOBB’un kampanyası ve benzeri kampanyaların başarıya ulaşması için yukarıda belirtilen yapısal faktörlerin ele alınması gerekiyor. Aksi halde, iyi niyetli de olsa kampanyaların etkisi ancak kısa süreli olabilir.

İç pazara yönelik düşük fiyatlı, orta kaliteli ürün arzının, Türkiye’nin güneyindeki pazarlarda alternatif mecralar bulma olasılığı da gözden uzak tutulmamalı. Krizin etkilerini gidermek için yapılan çalışmalar arasında, özel sektörün kendi içinde çeşitlendirmesi gereken pazarlama politikalarının da bulunduğu anlaşılıyor. İş alemi ile tüketicinin gerçek anlamda buluşması için, mal ve hizmet deseni ile fiyat aralıklarının nüfus ve gelir dağılımına uygun bir yapıda karşılaşması gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir