Manisa’da yerel kalkınma stratejisi, markalaşma gibi konularda, uzun süredir sessiz sedasız devam eden çalışmalar var. Bunların bir bölümü, Ankara’nın verdiği destekle merkezden yürütülürken bir kısmı da kentin seçilmiş ve atanmış aktörlerinin ortaklaşa çalışmalarıyla şekilleniyor.
Gündemde olan konulardan biri “marka kent”. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Manisa ile birlikte bir çok ili içine alan geniş bir projesi şu an işlerliğini sürdürüyor. Turizm envanteri çıkarıldı, eylem planı çerçevesinde çalışmalar sürdürülüyor. Çalışma grupları oluşturuluyor. Valilik, Vali Yardımcısı Kadri Canan, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Erdinç Karaköse ve Manisa Belediyesi, Başkan Yardımcısı Recep Kafes ve Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Haktan Sevsay aracılığıyla, bu konuda koordineli bir çalışma yürütüyorlar.
Yerel kalkınma için beni sevindiren çalışmalardan biri de, Manisa Valiliği bünyesinde oluşturulan “Tek Adımda Yatırım Bürosu” (MANTAY). Açılışı 5 Ağustosta yapılan büronun amacı “İlimizin ekonomik kalkınmasında gereksinim duyulan yatırımların artırılmasına yönelik stratejilerin belirlenmesi, ilde yatırım yapılmasını özendirmek, yatırım yapmak isteyen müteşebbislerin yaşadıkları sorunların mahallinde ilgili kurumlarla irtibata geçerek çözümlenmesi, yatırımcılara yönelik bilgilendirme, rehberlik ve tanıtıcı faaliyetlerde bulunmak” olarak belirtiliyor. Büro, Vali Celalettin Güvenç ve Vali Yardımcısı Turan Eren tarafından oluşturulmuş. Nedim Zurnacı’nın koordinasyonunda çalışmaya başlamış.
Yukarıdaki olumlu gelişmelerin belirli bir noktaya gelebilmesi, bu alanlarda sonuç alınabilmesi için, her şeyden önce Manisa’daki patronaj sorununun çözümlenmesi gerekiyor.
Sadece kamu kuruluşlarının kendi aralarında toplantılar düzenlemesiyle, gereken ortak akıl oluşturulamayacağına göre, devlet, özel sektör, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile dernek ve vakıfların, hatta zaman zaman bağımsız kişi ve kuruluşların görüşlerini hızlı ve etkin şekilde alıp, hayata geçirebilen bir mekanizma, organizasyon kurmak gerekiyor. Ekonomik ve sosyal kalkınma alanında sonuç alabilmek için kararları icra etmek önemli.
Meslek kuruluşları, odalar, borsalar, Organize Sanayi Bölgesi işin içinde olmadan, ticaret ve sanayi ile ilgili alınan kararlar ne kadar yeterli olabilir ki? Keza, özellikle yerel yönetim kuruluşları, Belediye, Özel İdare gibi karar ve harcama esnekliği olan, siyasiler üzerinde etki imkanı bulunan aktörleri dışarıda bırakan organizasyonların da başarı yakalama şansı düşük.
Sonuçta, Manisa’da sosyo-ekonomik kalkınmayı siyasetin dışında tutmak; çekişmelerin, mahkemelerin etki etmediği özerk bir sahaya taşımak zorundayız. “O varsa ben yokum”, “ben yoksam o niye var?” ya da, “ben seçilmişim, o atanmış” komplekslerini bir kenara bırakmak, yerel kalkınmanın ön şartı.
Bu konuda başarılı olan illerin çalışmalarını yerinde gözlemlemiş bir çok kişi, siyasi ve toplumsal konularda karşı kamplarda olmalarına rağmen, bölgeleriyle ilgili ortak sorunların çözümünde birlikte hareket eden kişi ve kurumların varlığını görebiliyor. Bu tür başarılı kampanyalar, hiç kimseyi yerinden etmediği gibi, herkesi, hep birlikte yukarıya çekebiliyor.