Hayırseverlikten Kurumsal Sosyal Sorumluluğa: Sanayicinin Yol Haritası

Sosyal sorumlulukSanayicilerin çoğu kendilerine gelen yardım taleplerine cevap vermek zorunda. Yerel yönetimler, dernekler, spor kulüpleri sürekli veya arızi olarak, farklı sosyal sorunlarla ilgili olarak işletmecilerin kapısını çalıyor. Firmalar da bu taleplere talep edilen yardım miktarına, sponsorluk konusuna, işletmenin o andaki nakit durumuna göre olumlu ya da olumsuz yanıtlar veriyor. İşletme sahibinin, şirketinden ayrı olarak servetinden ayırdığı fonlarla özel ilgisi olan sosyal konulara göre kaynak ayırması da bir başka yöntem.

Bugün dünyada gelişen iş idaresi alışkanlığı, işletmenin destekleyeceği toplumsal konu veya konuları belirleyerek bunları işletmenin ekonomik amaçları ile uyumlaştırıp, sonuçlarını da ölçüp raporlayabileceği bir anlayışı, kısacası “kurumsal sosyal sorumluluğu” gündeme getiriyor.

İş sahibinin destekleyeceği konuyu seçmesi için elinde yerel ve uluslararası ölçüler var. Türkiye’de Birleşmiş Milletler bin yıl hedeflerine uyum çerçevesinde işaret edilen sorunlara eğilen onlarca şirket bulunuyor. Bunun yanında Türkiye’nin ve işletmenin kurulduğu yörenin kendine özgü sorunlarına parmak basmak isteyen patron tipi daha yaygın.

Sosyal sorumluluk politikalarını oluştururken Türkiye’de çokça dikkat edilmeyen diğer amaç ise; işletmenin ekonomik amaçlarıyla uyumlu sosyal konulara dikkat çekilmesi. Şirketlerin sosyal konulara ağırlık vermesi, firmanın kendi üretim, pazarlama, çalışan, yerel otoritelerle ilişki hedeflerine ne denli yansıyor? Bu faktörü ölçüp değerlendirebilmek önemli hale gelmeli.

Bu konuda tavsiye edilen adımları özetleyecek olursak;

-Desteklenecek sosyal konuları seçerken konuları birkaç başlıkta sınırlamak,

-Firmanın iş ilişkisi içinde bulunduğu topluluklar bakımından önemli olanların seçilmesi,

-İş hedeflerini destekleme potansiyeli olan konuların seçilmesi,

-Çalışanlar, müşteriler, yatırımcılar ve kurum liderleri bakımından önemli olanların seçimi gibi bazı önceliklerin dikkate alınması gerekir.

Seçilen konuların hangi yöntemlerle (doğrudan destek, sponsorluk, çalışanların yönlendirilmesi, ürüne eklentili destekler) harekete geçirileceği de önemli bir başlık olmalı.

Üçüncü olarak; şirketin çözümüne katkıda bulunmak istediği sosyal konunun bir iş ve iletişim planı dahilinde değerlendirilmesi ve -çok önemli bir husus olarak- çıktıların ölçülüp raporlanabilmesi sağlanmalı.

PS: Bu yazıdaki adımlar Philip Kottler’ın Kurumsal Sosyal Sorumluluk şablonuna göre oluşturulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir