Herkes işlerin kesatlığından, dünyanın daha kötüye gittiğinden vesaire yakınıyor. Sizce hayat nasıl gidiyor?
Valla bizim dışımızda ve bize rağmen gitmeye devam ettiği çok açık. Yalnızca benim hayatımı değil benim de parçası olduğum “insan hayatı”nı kastettiğinizi varsayarak bu soruyu sorduğunuzu biliyorum. Fakat kaçamak bir cevapla kendimle ilgili kısmı es geçmeme müsaade ediniz: Türkiye’de yaşayan herhangi bir insan kadar mutlu ve herhangi bir insan kadar umutsuzum.
Aslında, Türkler olarak dünyanın sosyal ve ekonomik olarak hızla değiştiği bir dönemi epey derinden ve sarsıcı biçimde yaşıyoruz. Diyeceğim o ki en azından bir konuda herkes hemfikir gibi görünüyor: Yaşanan ekonomik kriz, ekonomik sistem içerisindeki uygulama hatalarının bir sonucu olduğu kadar yeni bir milat da oldu. Hatırlayınız 2000 yılına başlarken tüm dünyada milenyum başlıyor anonslarına rastlanıyordu. Yani beklentiler çok yüksekti ve kökten değişimlerin arifesinde olduğumuz düşünülüyordu. Ama geçen dokuz yıldan sonra hep birlikte tanıklık ediyoruz ki milenyum asıl şimdi başlıyor. Ekonomik koşullar itibariyle de bu böyle, oluşan yeni dengeler itibariyle de. Örneğin, nüfusları kalabalıklaşan ve büyüyen Asya ülkelerinin enerji kullanımlarının artacağı; bu ülkelerin gelir artışı ile birlikte dünya siyasetinde daha etkili olacakları anlaşılıyor. “Memleketin hali kötü ama gidişatı iyi” yazısına devam et