Aile şirketleri, gerek dünya gerekse Türkiye’de, ekonomiye %60’dan % 99’a kadar değişen aralıklarda katkıda bulunan işletmeler. Türkiye’de bu oran yaklaşık % 95 düzeyinde. Bugüne kadar makro dengelerde yaşanan yapısal sorunlar, işletmecilerin ve iktisatçıların birinci gündemini oluşturduğu için, mikro düzeydeki sorunların gündeme gelmesi gecikti ve ertelendi. Aile şirketlerindeki yönetim ve iletişim sorunları da, çözümü üzerinde kafa yorulması ertelenen problemlerin başında geliyor.
Türkiye’de bu konuda çalışma yapan bilim adamlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Aile şirketlerine yönelik teorik çalışmaların az sayıda olmasının yanı sıra, pratikte bu konuda danışmanlık hizmetinden yararlanmada çekingenlik gösterilmesi de, gelişmelerin önünde bir başka engel.
Aile işletmeleri konusunda yapılan sempozyum ve uygulamalarda ortaya çıkan sonuçlar çok ilginç. Örneğin ilk bakışta, beklendiği gibi, işletmelerin organizasyon yapılarında ve insan kaynaklarında algılanan problemler yerine, işletmede görev yapan aile mensuplarının aralarındaki iletişim sorunlarının, birincil problem olarak işletmeleri etkilediği anlaşılıyor.
Özellikle genç nesil ile kurucu müteşebbis arasındaki görev, yetki, sorumluluk, denetim alanı, otorite sorunlarının bir çoğunun söz konusu iletişim sorunlarından kaynaklandığı, yapılan anketlerden çıkan önemli sonuçlardan biri. İletişim sorunlarının kaynağına inildiğinde, taraflar arasında, çatışmadan kaçınma motifinin önemli bir diğer problem olduğu, çatışmadan kaçınmak için, çatışmalara kaynak oluşturacak konuların gündeme gelmesinin uzunca süre ertelenmesinin yeğlendiği anlaşılıyor.
Aile şirketlerinde nesiller arasındaki iletişim konusunu müteakiben, aile anayasasının oluşturulmaması, miras ve varis planının yapılandırılmaması, ölüm, hastalık vb. durumlar için acil durum eylem planının bulunmaması da, sorunlar arasında önemli bir yer tutuyor.
Aile işletmelerinde, aile bireylerinin kritik görevlere gelmeden önce mümkünse başka işletmelerde, mümkün değilse işletmenin daha alt katmandaki operasyonel birimlerinde çalışmaları, verimli çalışma konusunda önerilen yöntemlerin başında geliyor.
Aile işletmeleri konusunda alışılmış yönetim danışmanlığı hizmetinden yararlanmanın yetersiz olması, ailenin iç işlerine müdahale edileceği izleniminden kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra, yararlanılacak danışmanlık desteği verecek kişi veya firmanın kayıt dışı konulara da vakıf olma isteği, işletmecilerin çekimser davranmalarına yol açan bir diğer faktör olarak dikkat çekiyor.
Son olarak, kar dağıtımı ve yatırım kararlarının çatışmaların ana eksenini oluşturduğunu belirtmekte yarar var. Genç neslin tüketim alışkanlıkları, eşlerin, yeğenlerin, kuzenlerin oluşturduğu geniş konsorsiyumda kritik kararların oybirliğiyle alınmasının zorluğu, herkesçe kabul edilen sorunlar.
Sorunların çoğunun iletişim kazalarından oluştuğu tespit edildiğine göre, bu kazaların önlenmesinde iletişim kurallarının oluşturulması ve herkesin bu kurallara uyma zorunluluğu bulunduğunu bilmesi, en önemli çözüm yollarından bir olarak görünüyor. Bu kuralların bir kısmı, şirket sözleşmesinde, miras ve varis planında yapılacak hukuki düzenlemelerden, şirketin organizasyon yapısında yapılacak değişikliklere kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyor.