Tek çiçekle bahar gelmez

Bahar ve ciceklerBorsa yükseliyor, faizler düşüyor, dış piyasalarda bir filizlenme var. Kur ve enflasyonun seyri de öyle. Bilançonun diğer tarafı içinse aynı şeyi söylemek mümkün değil. Tüketici güveni dışında sanayi üretimi ve milli gelir geriye doğru gitmeye devam ediyor. İstihdam ve sanayi üretimi hakeza, istihdam da öyle. Vatandaş bunları alt alta koyduğunda doğal olarak kafası karıştığı için, gerçekte gidişatın ne yönde olduğunu sınıflandırmak daha doğru olmalı.

Finansal göstergelerden faiz hadleri, döviz kuru ve borsa endeksi bir ekonomide istenen eğilimleri izliyor. Reel göstergelerden tüketici güveni hariç sanayi üretimi, milli gelir, dış ticaret ve işsizlik ise arzulanmayan yönde hareket etmeye devam ediyor. Bu arada enflasyon da düşüyor. Fiyatların düşmesi ilk bakışta istenen bir gelişme gibi görünebilir. Ancak durgunluk içindeki bir ekonomide ben bunu şahsen olumlu bir trend olarak değerlendirmiyorum.

Ekonominin parasal yönü ile reel yönü arasındaki uyumsuzluğun sebeplerini tartmak gerekiyor. Faiz haddi düşse de dış yatırımcı için Türkiye tekrar gözde bir ülke olarak algılanmaya başladı. Her şeye rağmen geçtiğimiz çarşamba günü (05.08.2009) itibariyle borsadaki yabancı payı %66,38 olarak gerçekleşti. Dışarıdan gelen sermaye, işçi dövizleri, turizm gelirleri ve dış piyasalardaki atmosferle birleşince; faiz, döviz, tüketici güveni ve endeks moral veriyor. Ama içeride gerçekleri yansıtan reel faktörlerin bir kısmı hem geçen yılın aynı dönemine göre ölçüldükleri hem de hareket kabiliyetleri sınırlı olduğundan parasal gelişmelere eşlik edemiyor.

Reel ekonomik değişkenler kaçınılmaz olarak parasal değişkenlerden etkilenecektir. En azından gelecekle ilgili beklentilerin değişimi bakımından, finans piyasalarının önemi ise ortadadır. Buna karşın bahar havası estirmek için bu değişkenlerin en azından yarısının birbirlerine paralel hale gelmesi gerekiyor. Mesela, dövizin bu kadar serbest düşmesi, imalat sanayinde ihracat  siparişlerinin üretimi için gereken ithalat ihtiyacının azalması ile doğrudan ilgili. Dış ticarette bir gelişme olsa, ne dövizi ne de enflasyonu bu noktada tutmak olasıdır. Benzer şekilde, istihdam artışı sağlanmış olsa bile maliyetlerdeki inişin bu denli kontrol altında olması yine de mümkün olamayacak.

Yukarıda özetlediğim verilerin en basit yorumu; “Reel sektör verileri negatif, parasal veriler, fiyat değişkenleri ise pozitif yönlü gelişmektedir.”

Ekonomide düzelmeye ilişkin verilerin kafaları karıştırmayacak kadar açık hale gelmesi, birbirini tamamlayan parçaların yan yana gelmesi ile sağlanabilir. Ekonominin gelişimi ile ilgili aktörlerin zaman zaman da olsa şapkadan tavşan çıkartması pekala mümkündür ancak unutmamalıyız ki tek başına hiçbir veri, ekonomideki gidişatın olumlu ya da olumsuz noktaya doğru eğilim taşıdığını gösteremez. Bir başka deyişle tek çiçekle bahar gelmez…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir