Etiket arşivi: Suriye

‘Tarihin Sonu’ndan ‘Sonun Tarihi’ne…

Pandemi ve doğadaki dengesizlikler , ekonomik değişimlerle bir araya geldiğinde gidişatın anlamlandırılmasında yeni denemeler yapılması gerektiği anlaşılıyor.

Savaşlar , hammaddelerdeki fiyat artış-düşüşleri, rejim bunalımları yaygın haldeyken olanlar arasında bir illiyet bağı – nedensellik- veya benzerlik olduğu şeklindeki yorumlar artıyor.

Fukuyama’nın bu yazının başlığına ilham veren kitabı henüz 1990’ların başında Doğu Bloku’nun yenilgisi tescil edilir edilmez yayınlanmıştı. Liberal demokrasiyi o günkü haliyle ‘insanlığının görüp göreceği en iyi uygarlık modeli budur’ seviyesine çıkaran kitap epey ses getirmişti. Huntington’un ‘Medeniyetler Çatışması’ kitabı 1988 ‘de yayınlandığına göre zorlama bir yorumla ‘medeniyetler çatıştı ve Batı ittifakı ekonomisiyle ve kültürüyle bu çatışmanın galibi oldu’ diyen bir düşünce akımının ortaya çıktığını mı anlamalıydık? ‘Tarihin Sonu’ndan ‘Sonun Tarihi’ne… yazısına devam et

Politika Bienal’i mi takip ediyor: ‘İyi Bir Komşu’

15. İstanbul Bieaneli’nin teması ‘İyi Bir Komşu sanat aracılığıyla insanları ‘komşuluk’ ve ‘iyi komşuluk‘ üzerine düşündürmeyi amaçlıyor. Ama Türkiye gibi bir ülke söz konusu ise iyi ‘bir’ komşu yetmez. İyi ‘birkaç’ komşuya ihtiyaç duyulur.
Bienal’de iyi bir komşu fikri elbette tek bir sanat dalı tarafından işlenmiyor. Resim, müzik, enstelasyon, video, fotoğraf gibi pek çok dal söz konusu temanın etrafında zihinsel bir örgü yaratmaya çalışıyor. İyi birkaç komşunun tek bir alanda, Batı karşıtlığında bir ortalamaya sahip olması da yetmez; başka ortaklıklar, ekonomiden sanata, milli değerlerden manevi değerlere, finans, yönetim üslubu gibi pek çok alanda bir ortak yaşam anlayışı gerekiyor ki yeni paktlar üzerine bir dış siyaset takip edilebilsin. İç siyaset de yeni dengeye uyum sağlasın.    

“Deve adımları”yla “iş idaresi”…

Sayın Ali Babacan’ın “istikrar” ve “vizyon” tarifi yukarıdaki gibi olunca, Bakan’ın söylemiyle Başbakan’ın mütegallibeye seslenişi arasında bir bağ kurmak gereği hasıl oldu. Erdoğan, mealen; “Libya’ya müdahalede gösterdiğiniz çevikliği, Suriye’ye karşı niye göstermi5yorsunuz?” dedi ki artık, “petrol, doğalgaz, emperyalizm” hepsi sepete dahil.

“Deve adımları” dediğiniz zaman, aklınıza gelen Sina Çölleri, şimdilerde yeniden şekilleniyor. Sadece çöller de değil üstelik: Bu defa “ateş bacayı sardı”. Geçtiğimiz yıl başlayan değişimin laboratuvarı haline gelen Kuzey Afrika ülkelerinin hiçbiri, Türkiye’ye sınır komşusu değillerdi. Ekonomik içeriği itibariyle, Libya’daki müteahhitlik hizmetleri, perakende sektörünün cılız da olsa çabaları, önemli tabii. Mısır’da doğrudan yatırımcı olarak yer alan işletmecilerimizin sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Somali, Tunus ve Yemen’de olanlar, yine Türkiye ekonomisinin sermaye birikimi sınırlarını zorluyor. Sayılanlar, ancak uzun vadede geri dönüş sağlayacak kadar yoğun bir stok seviyesini yakalamış ülkeler için cazip pazarlar. Türk şirketleri adına daha olası ve yakın “fırsat ve tehditler”i algılamak, miyopi ile değil, hipermetrop olmamakla ilgili. “Deve adımları”yla “iş idaresi”… yazısına devam et

Halep Sonrası Yeni Savaş Düzeni

Savaş çığırtkanlığı yapmak işin kolayı. Buna karşın tarihsel referanslar Suriye’den etrafa yayılan kokunun sadece barut olmadığını da gösteriyor.

11 Eylül’den sonra Afganistan’la başlayan, II. Körfez Operasyonu ile devam eden “artı değer” ve jeopolitik kaynaklı savaşları bir kenara koyalım. Devletlerin daha planlı, bugüne göre daha organize, gerektiğinde haklı veya haksız Birleşmiş Milletler kararları ile de desteklediği  okunaklı harekatlar dönemi bir süredir rafa kalktı.

2008 Küresel Ekonomik Kriz’in müteakip, talebi destekleyecek bir yıkım-yapım sürecinin başlaması gerekiyordu. Tarihsel referans olarak bahsettiğim yine ekonomik aktiviteyi hızlandırmaya dayalı alışılmış kolaycı kabule uygun bir süreç yönetimi, Tunus, Mısır ve Libya için işledi. Doğrudan askeri harekat değilse de kamuoyunu başka yöntemlerle sivil toplum ve internet üzerinden yönlendirerek oluşan iktidar değişiklikleri kolayca dünya kamuoyuna kabul ettirilmiş oldu. İş Suriye’ye gelip dayanınca Orta Doğu coğrafyası söz konusu olduğundan ABD dışındaki büyük oyuncular devreye girdi. Bu defa petrol fiyatları önemli düşüşler göstermeye başladı ve artık Orta Doğu ABD için birincil önem seviyesini yitirmişti bile. ABD’nin bölgedeki politikasından beklediği tek yarar Rusya, İran ve hatta Çin’in enerjisini Suriye’ye yoğunlaştırarak güç kaybetmesini beklemek olabilir.

Halep Sonrası Yeni Savaş Düzeni yazısına devam et