Sayın Ali Babacan’ın “istikrar” ve “vizyon” tarifi yukarıdaki gibi olunca, Bakan’ın söylemiyle Başbakan’ın mütegallibeye seslenişi arasında bir bağ kurmak gereği hasıl oldu. Erdoğan, mealen; “Libya’ya müdahalede gösterdiğiniz çevikliği, Suriye’ye karşı niye göstermi5yorsunuz?” dedi ki artık, “petrol, doğalgaz, emperyalizm” hepsi sepete dahil.
“Deve adımları” dediğiniz zaman, aklınıza gelen Sina Çölleri, şimdilerde yeniden şekilleniyor. Sadece çöller de değil üstelik: Bu defa “ateş bacayı sardı”. Geçtiğimiz yıl başlayan değişimin laboratuvarı haline gelen Kuzey Afrika ülkelerinin hiçbiri, Türkiye’ye sınır komşusu değillerdi. Ekonomik içeriği itibariyle, Libya’daki müteahhitlik hizmetleri, perakende sektörünün cılız da olsa çabaları, önemli tabii. Mısır’da doğrudan yatırımcı olarak yer alan işletmecilerimizin sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Somali, Tunus ve Yemen’de olanlar, yine Türkiye ekonomisinin sermaye birikimi sınırlarını zorluyor. Sayılanlar, ancak uzun vadede geri dönüş sağlayacak kadar yoğun bir stok seviyesini yakalamış ülkeler için cazip pazarlar. Türk şirketleri adına daha olası ve yakın “fırsat ve tehditler”i algılamak, miyopi ile değil, hipermetrop olmamakla ilgili. “Deve adımları”yla “iş idaresi”… yazısına devam et