Etiket arşivi: ittihat ve terakki

Ekonomi ve Siyasette ‘Fesat’ Teorisi

Gençliğimde, kahvehaneye yeni gelen genç üniversitelinin “staja başlangıç sınavı”nı geçmesi için altından kalkması gereken zor ve açık uçlu bir yorum cümlesi vardı: Yap bakalım bir Türkiye tahlili. Hadi diyelim ki 12 Eylül öncesi Türkiye’sinin koşulları, politik arkadaş gruplarına dâhil olmayı bile öylesi seviye tespit sınavlarını olağan saymayı gerektiriyordu. Şimdi n’oldu da komplo teorileri bu kadar ucuzlayıp çoğaldı?

Halk arasında ‘komplo teorisi’ olarak kullanılıyor. Pakistanlı düşünür Hamza Alavi‘nin tabiri ile ‘toplumun fesat teorisi’ üçüncü dünya ülkelerinin ya da halkayı geniş tutarsak gelişmekte olan ülke insanının her toplumsal olayı dış güçlerin, entrikaların kontrolünde yaşanan süreçler olarak yorumlaması ve bir ‘fitne’ olarak görmesi olarak tanımlanabilir.

Ekonomide dışa bağımlılık gerçeği, bu yorumu bir yanlış yorum olmaktan çıkarıp düpedüz nicel boyuta taşımıştır. İşin kötüsü, 15 Temmuz sonrası beka sorunu da artık bir teori değil gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır ve siyasette, ‘fesat teorisi’ olgusal hâle geldiğine göre, iktidarın, muhalefetin, idarenin, sivil toplumun ve bireylerin yararlanması gereken geniş bir tarihsel perspektife göz atmak gerekecek.

Ekonomi ve Siyasette ‘Fesat’ Teorisi yazısına devam et

NATO Zirvesi Sonrasında Artan Riskler

Gündelik ekonomik göstergeler ile biriken riskler arasındaki dengede ibre bugünlerde yine güncel olandan yana. Ancak Türkiye’nin güneyinde kaynayan kazanın açıktan açığa Türkiye aleyhine geliştiğini görmezden gelmek doğru olmasa gerek: NATO Zirvesi’nde ABD’nin talebi doğrultusunda NATO güçleri IŞİD karşısında kullanılacak. Uluslararası güçler IŞİD’den ele geçen bölgeleri eski sahiplerine yani Araplara verecek. Bu arada ABD tarafından IŞİD’e karşı YPG’yi kullanarak sürdürülecek mücadele için söz konusu terör örgütüne teslim edilecek silahların listesi Kongre’ye sunuldu.

Lojistiğinden siyasi karar mekanizmalarında sağlanan örtülü işbirliğine kadar tüm gelişmeler Türkiye’nin güneyinde ciddi bir harekât başlayacağını ve Kuzey Irak’taki sorunların daha fazla silahlandırılmış bir YPG tarafından çözülmek(!) istendiğini gösteriyor. Devamında Türkiye’de tutunmaya çalışan PKK güçlerinin de silah yardımından yararlanacağı aşikâr. Muhtemelen Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden bir YPG-PKK hareketi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki YPG mevzilerine müdahale edeceği de tahmin ediliyor. İşin içine NATO da girdiğine göre BM ile birlikte bölgede yeni bir yapısal değişimin hedeflendiğini ayan beyan görüyoruz.

NATO’nun bu düzeydeki müdahalesini Balkanlar’daki dağı(tı)lma sürecinden anımsıyorum.

NATO Zirvesi Sonrasında Artan Riskler yazısına devam et