Son on yıldır bu sitenin yazarı da dahil kimselerin dilinden düşmüyor… Bir ‘şahika’, bir ‘nirvana’, adeta ‘kemalat’, ekonomide bir ‘kızıl elma’ yapısal reform. Tabii bundan önce ‘mali disiplin’ ve ‘mali kural’ vardı. ‘Orta gelir tuzağı’nı da unutmayalım.
Yapısal reformlar dilden düşmeyince ister istemez aklıma geldi, psikolojide bir kural olduğu söylenir: Bir özelliğinizin çok altını çiziyorsanız, orada bir sorun var demektir. Bu hipoteze göre, mesela sürekli dürüstlükten dem vuruyorsanız, aman yalana dolana, hırsızlığa dikkat… ‘Ben çok açık sözlüyüm’ lafını sık mı tekrarladınız, arkadan iş çevirme, dedikodu yapma potansiyeliniz yüksek demektir.
Yapısal reform kavramı öyle bir hâle geldi ki bir eşik, kapı, önemli günlerin arifesi. Onu bir yapsak, her şey düzelecek ama yapamıyoruz bir türlü. Faizler mi yükseltildi: Hemen bir eleştiri: Yapısal reform olmadan hiç bir değeri yok ki!.
Yapısal reforma ekonomideki zihniyet değişiminin bir dizi işlemsel, yasal karşılığı diyelim. Bu tanımın içine dahil olabilecek unsurları bir arada veya ayrı ayrı hayata geçirmek kolay değil. Zaten bu sebeple Türkiye benzeri ülkelerde Sayın Mehmet Şimşek’in dediği ‘rasyonalite’ye geçiş gibi ekonomi için muğlak bir ifade bile büyük değer taşıyor.
Şu var ki bugünkü iktisadi aklın rasyonalitesi ile yarınınki aynı olmayacak. Dünkünün olmadığı gibi… Diğer bir deyişle Türkiye’nin rasyonalitesi ile başka coğrafyaların rasyonel saydığı, hep farklı olacak. Yani yakınsama çabası, bir ekonomide nihai amaç olamayacağı gibi “kendine özgülük” adı altındaki keyfilikler de refahın kapılarını aç(a)mayacak.
Türkiye’nin bir numaralı sorunu enflasyonsa, neo-liberal ekonomik öğretinin izinden giderek gelirler politikası’nın kontrolü adı altında ‘ücretliye, emekliye asla ücret zammı yapmayacağız’, ‘tarımsal desteği artırmayacağız’ demek de doğru değil, zammı-sübvansiyonu abartıp enflasyonu kontrolden çıkarmak da…
Bu denli erozyona uğramış gelir dağılımına ve bütçe dengesine ilişkin olumlu adımları, sembolik de olsa atmak gerekiyor. Bazen yapısal reform derken, paketi büyütüp, gelen tepkiler üzerine hiç bir şey yapmadan geri çekilmek, ‘tersine yapısal reform’ etkisi yaratabilir.
Öyleyse reformları ortak bir zihniyet devrimine hizmet edebilen küçük adımlara, değişimi daha yenilir-yutulur parçalara bölmek; ekonomiyi, doğruluk, adillik, yerindelik, zamanlılık temelinde reformize etmek gerekiyor.
Son dönem şarkılarından biriyle bitireyim ‘İstikrarlı Hayal Hakikattir’:
Güzel bir yazı , doğru tespitler