Bayram tatilinden önce Gebze-Yalova arasındaki Osmangazi Köprüsü hizmete açıldı. Köprünün devamı niteliğinde Orhangazi’ye kadar uzanan otoyol kısa süre önce açılmıştı. Yapılan hesaplamalara göre köprü ve otoyolla ilgili ihalelerde firmalara bazı garantiler verildiği biliniyordu. İkincil bir kaynaktan günlük 40 bin araçlık geçiş garantisi verildiğini okudum. Bu teminatın anlamı, yeterli geçiş sayısı yani hasılat sağlanmazsa aradaki farkın Hazine’den karşılanacağı.
Sırada yıl sonuna kadar açılması planlanan Üçüncü Köprü ve Tüp Geçiş projeleri var. Büyük projelerde hasılat garantisi verilmeyen hallerde Hazine Garantisi veriliyor. Projeleri inşa ederken finansman sıkıntısına düşen firmaların finansal kuruluşlara karşı yükümlülükleri yine Hazine tarafından yerine getirilecek. Bu noktada Hazine Garantisi verilmesi, ihale sürecinden sonra yasalaştığı için en hafifinden rekabet eşitsizliği yaratmış oldu.
Torba Yasa’da Varlık Barışı: Getiri mi artacak, Risk mi?
Çeşitli defalar gündeme gelen Varlık Barışı’nın son versiyonu için, bu türden yasaların tamamı içinde “en liberal olanı” ifadesini kullanmak sanırım yanlış olmaz. Önceki Varlık Barışı düzenlemelerinde belirli bir süre içinde ve düşük bir vergi beyanı ile Türkiye’de sisteme dâhil edilen fonlar herhangi bir incelemeden istisna tutuluyordu. Bu defa kaynak belirtmek, vergi ödemek, şirket defterine kaydetmek gibi yükümlülüklerin hiçbiri yasal düzenlemeye dâhil edilmemiş. İşin bu kısmı siyasi tercih… Ancak ekonomi açısından olası sonuçlarını tartışmak gerekiyor.
Türkiye son yıllarda AB müktesebatı ve/veya OECD üyesi olmak gibi nedenlerle ‘kara para’ ile mücadelede epey mesafe kaydetti. Kamuoyunda ‘Ner’den Buldun’ yasası olarak bilinen sert düzenleme ile bugün gelinen nokta arasında çok geniş bir regülasyon derecesi farkı var. Türkiye için ‘Ner’den Buldun’ yasası, o gün için başarılamayacak kadar ideal bir seviyeydi. MASAK (Mali Suçlar Araştırma Kurulu) üzerinden terörün finansmanı da dâhil örgütlü suçlarla mücadelede istendiği zaman üstün başarılar sağlandı.
Bugün ‘Varlık Barışı’ kapsamında beyan dışı tutularak yurda getirilecek kaynakların döviz sıkıntısına bir nebze ilaç olabileceği malum. Böyle bir dönemde, Varlık Barışı adı altında yurtdışındaki kaynakların Türkiye’ye getirilme imkânı verilmesi hem Türkiye ekonomisi bakımından hem de kaynak sahipleri açısından yerinde bir hamledir.
Ancak yasal düzenlemenin devamındaki riski de öngörmek gerekirdi.
Gelen paranın sahipleri bankaya aktardıkları fonlar nedeniyle sembolik de olsa bir vergi ödemedikleri veya kaynağı şirket hesaplarına kayıt etmek zorunda olmadıkları için getirilen parayı neden yurtiçinde tutmaya devam etsinler ki?
Sadece Türkiye’deki banka sistemine girer girmez aklanacak bir kaynak, orta ve uzun vadede niçin yurt içinde tutulmaya devam etsin?
Bu tür düzenlemelerde gelen finansal varlıkların yurtiçindeki piyasada dolaşımda olması ekonomiyi asıl hareketlendirecek hamle olurdu.