Küresel ekonomik krizle ilgili yapılan yorumlar değerlendirildiğinde, Türkiye’nin krizden ne düzeyde etkileneceği hala bir muamma olarak görünüyor. Dış piyasalardaki sorunun öncelikle finansal nitelikli olduğunu bir kenara yazalım. İlk elde, Türkiye’deki mali kuruluşların ve üreticilerin dış kaynaklı sermayeye ulaşma şansının azaldığı anlaşılıyor. Bankaların dış kredi elde etme güçlüğüne düşmesinin de, doğal olarak piyasadaki kredilendirmeyi etkilemesi beklenmelidir.
Buna karşın, Türkiye’deki bankaların kredi ve mevduat hacimlerinde beklenen düzeyde bir gerilemenin gerçekleşmediği anlaşılıyor. 2001 krizinden önce bankacılık kesiminde yapılan sermaye yeterliliği düzenlemelerinin, Türkiye’deki bankaların kriz hassasiyetlerini azalttığını düşünüyorum.
Kaynak:İŞ BANKASI
Finansal kesimin dışında, krizin reel ekonomiye ilişkin muhtemel etkilerini de tartışmak gerekir. Türkiye de faaliyet gösteren firmaların ihraç pazarları bakımından değerlendirildiğinde, AB’deki daralma, önemli bir sorun oluşturuyor. İthalat pazarlarında görülebilecek sorun ise; döviz kurunun özellikle doların düşük seyretmesiyle ithal eğiliminin artacak olması.
Döviz kurunun getirebileceği sorunlardan hareket edersek, yeniden bankacılık kesiminin taşıdığı kur riskine işaret etmek gerekir. Bankaların yabancı para cinsinden yükümlülükleri tehlikeli görünmüyor. Yine de, bu köşe de dahil olmak üzere, azaldığı, önemsizleştiği belirtilen riskin düzenli bir şekilde arttığı not edilmeli.
Kaynak:İŞ BANKASI