Zamlardan sonra…

Gelişi ‘gün gibi aşikar’ olan zamların olası etkileri tartışıladursun…  Kamuoyunda ‘ÖTV zammı’ veya ‘fiyat ayarlaması’ olarak bilinen fiyat artışlarının kökenine ve gözden kaçan komplikasyonlarına dikkat çekmek gerekiyor. Vergi artışı yoluyla yapılan zamlara, ‘idari kararlara bağlı fiyat artışları’ adı veriliyor. Enflasyon üzerinde  %0,5 (yüzde yarım) bir artışa yol açacağı hesaplanıyor son zamların.  Bir ürünün değeri artmaksızın fiyatının artması, ekonominin çeşitli alanlarındaki dengeleri etkiliyor. Bu defa da öyle olacak. Fiyat artışları, kaynak tahsisini şekillendirecek.  Aile bütçeleri ve girişimci üzerinde baskı oluşturması bir yana, kamu maliyesi bakımından bazı hatırlatmalar yapılmalı. 

Geçtiğimiz hafta bu köşede yazılmıştı. Her şeyden önce, bütçe dengesindeki göreli aşınmanın, ‘farkına varılması’ değil ‘öngörülmesi’ gerekiyordu. Geçtiğimiz yıl sağlanan arızi nakit girişinin bu yıl tekrarlanması beklenemezdi. Diğer bir gerçek şu ki; Bütçenin cari giderlerindeki artış, özellikle kamu personeli alımlarıyla pekiştirilmiş oldu. Bu türden, yani personel gideri gibi sürekli ödeme taahhüdü içeren kadro tahsislerinin bütçeye getirdiği ve getireceği yükler, sanırım öngörülenin üzerinde gerçekleşti. Özellikle öğretmen atamaları konusunda hem ihtiyaç hem de kamuoyu baskısının rolü olabilir. Planlanan alım sayısını bilemediğim için şu anda planın ötesine geçilip geçilmediği konusunda net bir fikrim yok.

Personel harcamalarındaki artışa dikkat çekmemizin nedeni, sürekli harcama kalemlerinin bütçe içerisindeki ağırlığının artması meselesi… Maaş ve ücretler, uzun vadede maliye politikasının hareket alanını kısıtlayabilir. Yani, bütçede bir düzeltme talebi oluştuğunda, harcamaları kısmak ya da gelirleri artırma seçenekleri mevcut iken, giderleri azaltma olanağınız sınırlı olacaktır. Zira, her ay ödenmesi zorunlu giderlerin toplam kamu harcamaları içerisindeki oranı artmıştır. Aynen işletmelerde olduğu gibi, devlet bütçesinin de belirli bir optimizasyon alanı, bir hareket serbestisi var ise, bu alan daralıyor demektir.

Vergileme sınırı aşıldığında, hasılat beklendiği kadar artmayabilir…

Zamlara geri döndüğümüzde, bu defa yapılan ÖTV artışlarının başka bir boyutu daha var. Vergicilik tekniği açısından, ürünler üzerindeki vergi haddinin tespitinde,  psikolojik ve ekonomik sınıra gelindiği söylenebilir. Hepimizin şikayet ettiği, merdivenaltı üretim, kayıtdışı ekonomi gibi sorunların beslendiği motiflerden biri de vergi oranlarındaki zorlama olabilir. ÖTV oranlarında veya maktu olarak ürünün içerisindeki tutarla hedeflenen gelir artışı talebi, bu defa giderek azalan bir marjinal getiri ile karşılanabilir. Tepkilere bakılırsa, mali açıdan, yukarıda bahsedilen sakıncaların yaşanacağı günlerin arifesindeyiz. Bütçe kalemlerinin yıllar itibariyle gelişimine göz atıldığında, biriken yapısal sorunların bir vergi reformunun şartlarını çoktan oluşturduğu görülebiliyorlar.

Borçlanma kartını oynamak daha ekonomik…

Hanehalkı borçluluk oranı, özel sektörün özellikle yurtdışı borçlanma eğilimi ve kamu bütçesi birlikte değerlendirildiğinde, kamu maliyesindeki denge arayışının özel kesim aleyhine talebi kısıtlayıcı önlemler içerdiğini görmek mümkün. Hazine, önündeki seçenekler arasından, düşen faizlerle birlikte yurtiçi ve yurtdışı borçlanma eğilimini artırabilir. Faiz haddi düşük olduğu için içeriden önemli bir bono-tahvil alımı beklemek uygun değildir. Fakat, yurtdışından gelen kaynak akışını, düşük maliyetli bono ve tahvil ihracı ile emerek kamu harcamalarını finanse etmek için kullanmak, son derece uygundur. Türkiye ekonomisi, iç piyasada, işletmelerin ve bireylerin özkaynak kullanımının desteklenmesi gereken bir dönemden geçiyor. Vergi artışları ise, özel kesimi aksi bir istikamete, talebi kısmaya, fiyatları enflasyonist etkilere maruz bırakmaya zorluyor. Bazen, vergi yerine borçlanma kartını kullanmak gerekir. Çünkü bugünkü şartlarda, vergi olarak kamu bütçesine devredilen hanehalkı ve firma alım gücünü yerine koymak için yapılan özel kesim borçlanma maliyeti, devletin üstleneceği borçlanma maliyetinden yüksek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir