Bugün (Perşembe) günü açıklanan enflasyon raporu “malumun ilanı” olarak okunabilir. Merkez Bankası Başkanı Sayın Erdem Başçı’nın konuşmalarında Nisan Ayı’ndaenflasyon oranının zirve yapacağı söylenmişti. Doğalgaz ve elektrik zamlarının fiyat artışlarına geçici bir dönem olağandışı ivme kazandıracağı anlatılıyordu. Nisan’dan sonra özellikle işlenmemiş gıdadaki fiyat yapısı, olası zirveye yeniden tırmanılmasını engelleyecektir. Mevsim şartları ve yağış durumunun da olumlu gelişmelerde katkısı olacaktır.
Nisan enflasyonu ile ilgili peşin peşin yapılan açıklamalarla birlikte, fiyat beklentilerini gözden geçirmek gerekecek. Bankacılık kesiminden gelen sinyaller takipteki alacakların arttığı yönünde. Kredi artış hızında da geçtiğimiz yıllara kıyasla daha ılımlı, dengeli bir artış eğilimi gözleniyor. İç talebin kamu cephesinde ‘bütçe dengesi’ bakımından açıklar beliriyor. Teşvik paketinin muhtemel gelir kaybı etkisini, 2B arazilerinin satışı gibi geçici girişler dengeleyebilir. Bütçe dengesinde açığın süreceği gibi bir beklenti oluşmadığına, ‘sıkı maliye politikası devam edecektir’ beyanına göre, dış talebin artışı dışında bir talep baskısı görünmüyor. ‘Net ihracattaki artış’ın yarattığı girdiler de ödemeler dengesine yaptığı getiriye kurban verilebilir. Çünkü, oradan doğacak döviz ihtiyacı sonucundaki kur baskısı, dönüp dolaşıp yine enflasyonu vuruyor.
Kapasite kullanım oranı, sektör endeksleri, iktisadi yönelim anketleri, tüketici güveni, reel kesim güveni, sipariş ve cirolar, stok seviyesi gibi faktörler, geçtiğimiz yıla göre ılımlı bir düşüş hedeflenen iktisadi aktivitenin, aşağıya doğru salınımıyla gelinen seviyede bir süre istikrar kazanacağını gösteriyor. Gelinen noktanın, Türkiye ekonomisinin özkaynak yapısına daha uygun bir seviye olduğu anlaşılıyor.
‘Enflasyon Raporu’na bakıldığında, Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon oranı tahminini %6,5’a çektiği anlaşılıyor. Yılsonu enflasyonunun %70 olasılıkla %5,3 ile %7,7 arasında oluşacağı tahmininin Türkçe meali böyle. Mayıs ve Haziran’dan itibaren fiyat artışlarının absorbe edileceği varsayımını birkaç koşula bağlı görüyorum. Tarımsal üretim, döviz kuru ve Euro Bölgesi’nde bir şok dalgası görülmez ise…
Enflasyonla mücadelehangi ad altında olursa olsun, faiz haddinin, paranın maliyetinin yükselmesiyle mümkün. Adı ‘faiz koridorunun genişletilmesi’ veya doğrudan ‘politika faizinin gözden geçirilmesi’ de olsa sonuç değişmeyecek. Aynı şekilde Orta Vadeli Plan’daki faiz dışı bütçe giderlerinin disiplinli bir şekilde izlenmesi gerekiyor. Önümüzdeki aylar para ve maliye politikası araçlarının enflasyonla mücadeleye yoğunlaşacağı bir dönem olacaktır.
Fiyatlama davranışının geçmişte yaşanan fiyat artışlarına odaklandığı bir ücret-fiyat yapısında, enflasyonla mücadelenin beklentilerin hızla tamirine yönelmesi gerekiyor. Aksi halde – mevcut enflasyon oranları birikimli olarak gözden geçirildiğinde, ücret zamları ve ürün fiyatlarındaki talepler birbirini tetikleyebilir.