“El Elin Eşeğini Türkü Söyleyerek Arar”

Peki eşek ne yapsın?Krizden önce “felaket tellallığı” ile suçlanan bu satırların yazarı, kriz çıktı diye sevinecek değil. Ortada genel bir sorun varsa bundan herkes gibi biz de etkileneceğiz. Aklıma 1999 depreminden sonra yapılan yorumlar geliyor. Bir bilim adamı; “Çok güzel bir deprem oldu, büyük bir depremin tüm aşamalarını gözlemleyebildik” mealinde sözler söylemişti. Gülelim mi, ağlayalım mı şaşırmıştık.

Finansal piyasalardaki bütünleşme bu seviyeye gelmeden önce bir-iki ülke ekonomisi sarsılır, IMF onlara kredi açardı. 3-5 yıl IMF’nin tavsiyeleri ile ücretlerini kısan, sosyal harcamaları azaltan ülke ekonomileri döviz borçlarını ödeyebilir konuma gelince azat edilirdi. Şimdilerde krizin etkilerini sınırlandırmak için her ülke kendi derdine düşmüş çareler arıyor, arayacak. “Kelin ilacı olsa kendi başına sürer” misali, IMF’yi gelişmekte olan ülkelere musallat eden büyükler, kendi mali piyasalarındaki sorunu çözme telaşındalar. Bu nedenle kısa vadede uluslararası birliktelik gerektiren çözümleri öngörmek mümkün görünmüyor.

Dünya ekonomisinin %25 ile %30’u arasında bir büyüklüğü temsil eden ABD’deki daralma elbette bu ülkeye mal ve hizmet ihraç edenleri zor durumda bırakacak. Bugünden sonra tartışılması gereken belki de ağırlıkla finansal krizin gelişmekte olan ülkelere yansıması ve uluslararası ekonominin güvenliği için oluşturulması gereken kural ve kurumlar olacak. Aksi halde, tümüyle kontrolsüz bir şekilde genişleyen mali fonlar ekonomileri esir alacak.

Yabancı sermayenin getirdiği kaynaklarla Türkiye’de meydana gelen gelişmeler ağırlıkla “kapasite artışı” şeklinde oldu. Yani, Türkiye ekonomisi nitelik değil miktar itibariyle değişiklik gösterdi. İçine girilen ekonomik konjonktür, bundan böyle fiziki büyümeyi karlı bir iktisadi genişleme unsuru olmaktan çıkardı. İkinci olarak, herkesin bildiği gibi, döviz kuru ihracat gelirini miktar olarak artırdı ama artışın karlılık boyutu aynı düzeyde olmadı.

Çözüm: Merkez Bankası’nın taşınması!

Bütün dünya krize çare arayadursun, hükümetimiz meseleye yine çok kritik bir noktadan yaklaştı. Çözüm bulundu. Yakında ABD FED’i Florida’ya, AB de ECB’yi mesela Malta Adası’na taşırsa, Çin, Merkez Bankası için Sincan Özerk Bölgesi’ni uygun görürse, sadece Türkiye değil tüm dünya rahatlar; krizin çözümünde önemli mesafe alınır. “Merkez Bankası’nın taşınması Ataşehir’deki emlakçılardan başka kimsenin işine yaramaz” diyen münafıklar da boyunun ölçüsünü alır.

Naçizane bir katkı da biz sunmak istiyoruz. Sermaye Piyasası Kurulu’nu İstinye’ye İMKB’nin şimdi olduğu yere, İMKB’yi de Merkez Bankası’nın Ulus’ta boşaltacağı binasına taşısak, SPK’nın boşalttığı binayı da Merkez Bankası’nı inşa edecek müteahhide peşinat olarak teklif etsek nasıl olur? Kabul görmezse yakında Ankara’da daha geniş bir ofise ihtiyaç duyacak IMF’ye de kiralanabilir SPK’nın yeri (Maalesef başka bir kuruma tahsis edildiğini henüz öğrenmiş bulunuyorum).

“El Elin Eşeğini Türkü Söyleyerek Arar”” hakkında bir yorum

  1. Bence Merkez Bankası Ankaraspor ile birleşsin, başkanı da Mahdum Gökçek olsun!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir