Siyasal alandaki gerginlikler yatırımcıyı etkilemişti. Fakat Ocak ayı işsizlik rakamlarına bakılırsa tarım dışı işsizlikte tablo hiç de iç karartıcı görünmüyor. Özellikle tedirginliğin egemen olduğu ayları içeren işsizlik oranlarında bir yükseliş görünmemesi sevindirici. Çünkü istihdam piyasasında her zaman bir zaman boşluğu (time gap) oluşur. Kriz veya başka istikrarsızlık ortamlarının başlangıcında işten çıkarmalar olur. Fakat sorunlar aşıldıkça geri dönüşler aynı hızda değil daha yavaş yapılandırılır. Ocak rakamlarında benzer işaretler görünmüyor.
Yeni bir ivme yaratmak kolay olacak mı?
Bir iki yıldır dersimiz “yapısal reformlar”. Türkiye ortalama büyüme rakamlarına hapsolmaya başladığında konuşulup sonra unutulan bir kavram. Sorunun en bariz belirtisi de cari açık. Türkiye hızlı büyürken verdiği cari açığı, ihtiyaç duyduğu dövizi, düşük büyüme oranlarında da talep etmeye başladı. Demek ki iç piyasanın ithal ürünlerine karşı rekabet gücü azaldı.
Bu noktadan hareketle ekonomide ihtiyaç duyulan sıçramanın nasıl sağlanacağı veya neden başarılamadığı sorgulanır hale geldi. Yerli üreticiyi harekete geçirmekten bir yolu olarak sürdürülebilir büyümenin anahtarı nerede? Sorun teknoloji ise Türkiye bu teknolojik sıçramayı neden sağlayamıyor?
Döviz ihtiyacı arttı…
Dünya ekonomisinde finansal genişleme süreci sona ererken dış kaynağa ihtiyaç duyan Türkiye ekonomisinin açmazı katmerlendi. Çünkü sadece büyümek için değil aynı zamanda borç geri ödemelerinde ihtiyaç duyulan dövizi de ülkeye getirmek zorundayız. Özel sektörün önümüzdeki bir yıl içerisinde sadece geri ödemeler için ihtiyaç duyduğu rakam 70 Milyar Dolar. Bunun dışında Türkiye’nin milli gelirinin %7’si civarında bir dövizi de ülkeye getirmesi gerekiyor.
Korumacılığı harekete geçirmekte geç kalıyoruz…
Dünya ekonomik sisteminde teknoloji odaklı üretim, her zaman devlet desteği ile başlatılıyor. Bizzat üretim yaparak değilse de, devletler, üniversiteler, enstitüler, askeri kurumlar, bakanlıklar eliyle yüksek teknolojinin gelişmesini destekliyorlar. Yeni teknolojiler arasında ürün değeri taşıyan unsurlar arasından ihtiyaç duyulanları, savunma, sağlık, iletişim gibi kamu hizmetlerinde kullanan devletler, daha sonra bu ürünlerin pazarlanmasına ön ayak oluyorlar.