Savunma Sanayinde Kavramsal Dönüşüm

Türkiye’de iç tedarik oranının artırılması ile başlayan yolculuk, tam üretime doğru evrildi. Bugün Türk Savunma Sanayi’nde ihracat, kümelenme, yeni ürün konsepti konuşuluyor. Ekonomik koşullar, bölgedeki gelişmeler ve genişleyen ürün gamının kesişim kümesinde yeni bir kavrama ihtiyaç var.

Türkiye’nin ekonomik şartları için ihracata dayalı büyüme hâlâ en güçlü seçenek. Dış açık ve döviz ihtiyacı farklı seviyelerde hep gündemde olacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

Yıkılan Ortadoğu’nun yeniden inşası ve buradaki milletlerin “gerçek” birer devlet sahibi yapılması gerekiyor. İnşaat konusundaki birikiminin yanı sıra Türk ordusunun dış tecrübeleri, Ortadoğu halklarını devletli milletler hâline getirme çabasının tam ortasında duruyor. Orduları yeniden kurulan, terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalan toplumlar, asimetrik savaş konusunda Türkiye’nin engin tecrübesinden yararlanabilir.

Bölge ihtiyaçlarına uyumlu üretim yapısı, savunma sanayi ürünlerinin konsepti itibariyle de Türkiye’nin rolünü baskın hâle getirebilir.

Savunma sanayi araçlarının üreticisi olmanın yanı sıra tüketicisi olarak da Türkiye’nin ayrı bir avantajı olduğunu belirtmiştik. Türk ordusu yeni ürün ve ürün geliştirme ihtiyaçlarını doğrudan deneyimleyen bir kuvvet. Bu denli büyük bir askeri gücün sahip olduğu asimetrik savaş bilgisi, benzer orduların hiçbirinde mevcut değil.

Türk ordusunun gücüne yakın tüm orduların yerli savunma endüstrileri daha ziyade büyük çaplı savaşların, topyekûn yaklaşımların bir ürünü. Pahalı ve esnekliği düşük üretimler de ne Ortadoğu’daki ne de Asya’daki çatışmaların ihtiyaç duyduğu ürünler…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türk cumhuriyetleri ve devletleşmek isteyen Ortadoğu ülkeleri için ortak bir savunma sanayi kümelenmesi, savunma sanayimizi daha büyük ve anlamlı bir kavramın parçası hâline getirebilir.

Türk cumhuriyetlerindeki ordulaşma hamlelerinin komuta-kontrol konusunda eksikleri var. Savunma sanayi ürünleri konusunda ise teknik destek ihtiyaçları devam edecek gibi görünüyor. Bunun en yakın tarihli örneği, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında gözlemlendi sayılır.

Ekonomik imkanlar bakımından Türk cumhuriyetlerinin de Ortadoğu ülkelerinin de Türkiye’ye göre daha avantajlı olduğunu biliyoruz. Buna karşın milli orduları ve savunma sanayi üretimi konusunda yetersizlikler göze çarpıyor. Söz konusu ülkelerin devlet tecrübeleri de ya çok yeni ya da tatminkar değil.

Öyleyse Türkiye’nin yeni dış politikasına ve yapısal üstünlüklerine dayanan ‘devletleştiren savunma sanayi politikasını’ etraflıca tanımlamak ve yan unsurlarıyla desteklemek gerekiyor. Türk savunma sanayi, yeni ürün gamıyla birlikte bu ürünleri gereğince kullanan tehdit algısı bilgisini, savunma ve karşı operasyon bilgisini de ihraç edebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir