Kıdem Tazminatı Fonu ile ilgili tartışmalar sürüyor. Kıdem tazminatı, özellikle Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen şirketlerin gündem maddelerinden biri. Şirket satın alma ve birleşmelerinde tüm aktif ve pasifleriyle devralınan firmaların tazminat yükleri yatırımcıları ürkütüyor. Çalışanlar bakımından kıdem tazminatı daha da hayati önem arz ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işçi ve işveren kesimleriyle görüşmesi devam ederken, pek bilinmeyen ‘Kıdem Tazminatı Fonu’ konusu oldukça yeni bir başlık.
Türkiye’de gönüllü tasarruf sistemi…
Yine makroekonomik sorunlardan bakarak tartışmaya çalışalım. Acaba devlet güvencesi dışında bir Kıdem Tazminatı Fonu sistemi sağlıklı işler mi? Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gibi bir çalışma güvencesi çalışanlara hitap eder mi? Çalışanlar zorunlu olarak maaş ve ücretlerinden kesilen işçi paylarını belirli bir fona kendi iradeleriyle aktaracaklar mı?
Bugünkü Türkiye ekonomisi için kolay değil…
Yukarıdaki soruların cevabı ekonominin yapısal özellikleriyle ilgili. Aile bütçelerinin durumu, iktisadi davranış kalıpları da diğer faktörler. Türkiye ekonomisinde zorunlu harcamaların oranı ve hanehalkı borçluluğu bu seviyedeyken kıdem tazminatında ‘gönülllülük’ esasına geçmek doğru değil. Bir çok çağdaş ekonomiye göre hanehalkı borçluluk oranının ortalamanın altında kaldığı söyleniyor olsa da.
Bugünkü sistemin sakıncaları neler?
Türkiye’de işgücü verimliliği düşüyor. Sadece işgücü değil diğer üretim faktörlerinden sermayeninki de. Bir başka deyişle, geçtiğimiz on yıl boyunca atıl kapasitelerin değerlendirilmesi ve sermaye akımının yardımıyla kaydedilen mesafenin sonuna gelindi.
İşgücü verimliliğinin artması için yapılabilecek pek çok reformun başında eğitimli işgücünün artması geliyor. Ancak orta ve uzun vadede sonuç alınabilecek bir alan. Fakat eğitim seviyesi yüksek genç işsizlerin çalışma hayatına kazandırılması için de hızlı kapasite artışlarının devamına ihtiyaç var. Tüm dünyada tempolu büyüme dönemine en azından bir süre mola verildiğine göre, kısa vadede verimlilik artışı tek bir şekilde sağlanabilir: Genç ve eğitimli işsizlerin kendilerine göre daha az eğitimli olanların yerine istihdam edilmesi.
Kıdem tazminatı sisteminin bugünkü yapısı, istihdam piyasasının mobilitesini azaltan başat faktörlerden biri. Çalışma sermayesi güçlüğü çeken firmalara bir de yeni istihdam için gerekli boş kadroları yaratma ödevi verilirse bu yükün altından kalkamayacakları düşünülüyor.
Çalışanlar kazanılmış haklarına sahip çıkmakta haklı…
Kıdem Tazminatı Fonu konusunda taraflar ve müdahillerin ittifakla kabul etmesi gereken ‘kazanılmış haklar’. Bundan sonrası için de yeni veya ilk istihdamda uygulanabilecek alternatifler tartışılabilir. Yine de Türkiye ekonomisinin mevcut şartlarında tümüyle seçimlik bir Kıdem Tazminatı Fonu uygulamasının pratik bir yöntem olduğunu düşünmüyorum.