Geçtiğimiz hafta yazıyı bitirirken döviz ve faizin 2014 yılı için getirebileceği yüklerden bahsetmişiz. Her ikisinde olası bir %10’luk artışın 2014 büyümesinden %1 fedakarlık anlamına gelebileceğini eklemişiz.
Geçtiğimiz hafta yaşanan olaylar borsa ve döviz kuru üzerinde ciddi etkide bulununca 2014 yılı tahminleri üzerine biraz daha kafa yormak gerekebilir.
2011 yılının son günlerine benziyor…
2011 yılının son günlerinde benzer bir kur sıçraması yaşanmıştı. Merkez Bankası çok sert bir müdahaleyle kuru bir hafta önceki değerine geri döndürmeyi başarmıştı. O günlerde siyasi gelişmelerde bugünkü yoğunluk bulunmuyordu. Buna karşın piyasalarda cari açığa ilişkin kaygılar ön plandaydı. Özel sektörün döviz ihtiyacı için yıl sonu itibari ile piyasadan çekmek istediği yabancı paralar da kuru yukarıya çekiyordu. Kur tırmanmaya başladıkça bir miktar spekülatif hareket de görüldü. Sonuçta toz duman dağılınca döviz kurunda stabilite sağlandı.
Bugünkü sorun abartılıyor mu?
Ekonominin reel değişkenlerinde büyük çapta bir değişim yokken bugünkü değer kaybını anlamak kolay değil. Döviz üzerinde biriken bir risk olduğu malumken bir de üzerine siyasi gündem eklenince olanlar oldu. Merkez de tıpkı 2011 yılı sonunda olduğu gibi aslında toplamı 6 Milyar Dolar’lık bir paket açtı. Salı günü itibariyle bir hafta içerisinde 3 Milyar Dolar’lık bir paket açıldığını, 2014 yılı Ocak ayında da 3 Milyar Dolar’lık döviz tutarının piyasaya sürüleceğini açıkladı.
2,1045 rekor ama sürpriz değil…
Önümüzdeki hafta faiz oranında sürpriz bir artış sağlanması durumunda neler olabilir? Noel tatili dolayısıyla kapalı olan yabancı piyasalardan tatil dönüşü agresif hareketler beklenebilir. FED’in geri çekilmesi ile faiz artışı birbirini dengelerse geriye sadece yılsonu hareketi ile ayranı kabaran piyasanın eklediği %10 – %15 kalır.
Kredi artışını kontrol etmek önem kazandı…
Para politikasının bugüne kadarki duruşu kredi artış konusunda niyet beyanından ibaret kalmıştı. Yılın son bölümünden itibaren verilen hedeflere uyulmasını sağlayacak tedbirler de gelmeye başladı. Kredi kartları, tüketici kredileri gibi alanların yanısıra faiz silahının etkili olabileceği bir alan da kredi artışları.
Sonuç…
Türkiye’nin ekonomik görünümü üzerinde son derece etkili olan siyasi gelişmeler ne yönde gelişir bilinmez. Bugünkü spekülatif çıkışları abartmadan yorumlamaya duyulan ihtiyaç her zamankinden fazla. Aynı şekilde, dış açık ve dalgalı kur rejimi uygulanan bir ekonomide faiz silahını çekmekten başka bir çözüm de ufukta görünmüyor. Döviz kurunun da 2,10’un üzerinde bir zeminde stabilite kazanacağını düşünmek gerekiyor.