Merkez Bankası enflasyon tahminini %5,3’den %6,2 oranına yükseltti. Enflasyon raporuna göre petrol fiyatlarındaki değişim enflasyon oranının revize edilmesinde önemli bir faktör. Dövizdeki gelişmeyi de eklerseniz ‘daha pahalı bir petrolü daha yüksek bir kurla satın alacağımız için enflasyonda bir artış bekleniyor’ denilebilir.
Petrol ithalatçısı bir ülke olarak akaryakıt maliyetinin fiyatlara geçişkenliğini defalarca test etmiş bulunuyoruz. Cari açıkta ve enflasyonda katılaşma, faizlerde artış ile büyümeden fedakarlık yapıldığı bir dönemde iç piyasayı zorlayacaktır. Yılın geri kalan döneminde bu eğilimin kalıcı hale geleceğini görebiliriz.
Türkiye ekonomisi için yeni olan ne var? Geçmişte dış açık arttığında ara malı ithal ettiğimiz ve/veya içeride daha çok tükettiğimiz için büyüme bakımından güzel günler göreceğimizi biliyorduk. Bu defa, cari açık artıyor, kapasite kullanımı yerinde sayıyor, reel kesim güveni düşüyor. Üstüne üstlük faiz haddi de yükseliyor. Geçtiğimiz yılla bugünün konjonktürü arasında diğer önemli fark da gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının zayıflaması.
Tahminleri revize etmek gerekiyor…
2012 yılı büyüme oranı %2,2 gibi oldukça mütevazi bir bantta kalınca, 2013 için açıklanan %4’ün makul bir hedef olduğunu düşünmüştüm. Ekonomi ciddi bir diyetle dış açığı baskılamış, iç tüketim hacmini daraltmıştı. Baz olarak da %2,2’lik bir sıçrama noktası 2013 için umut verebilirdi. İlk çeyrekteki %3 bugüne göre beklenenden iyi geldiyse, 2012’nin ilk çeyreğinin katkısını da küçümsememek gerekiyordu.
Geçen yıl bağıra bağıra söylenen Orta Gelir Tuzağı’nın boş bir söylem olmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor olsa gerek. Yılın ilk yarısında sermaye girişi devam ederken de, sermaye girişinin arkası kesilmeye başladığında da (doğal olarak) ekonomi %3’lerin üzerinde büyümeyi başaramıyor artık.
2012 yılında özel kesimin iç piyasadaki tüketim ve yatırım harcamaları düşerken, sağlanan net ihracat fazlası (ihracatın ithalattan daha hızlı artması) kurtarıcı rolü üstlenmişti. Üzerine kamu harcamalarının telafi edici rolü de eklendiğinde en azından negatif büyüme kabusu görülmemiş oldu. 2013’de gittikçe netleşen resme göre, dış ticarette beklenen ihracat artışı gerçekleşemedi. Alternatif pazarlarda siyasal hareketlilik nedeniyle azalan iktisadi aktivite ihracatta riski dengelemeye engel oluşturdu. Avrupa pazarının canlanması için Amerikan ekonomisinin talep çekişini beklemek gerekecek. Demek ki; Altı ay ile bir yıllık bir süreçte dış talepte ekonomiyi hareketlendirecek bir ivme beklemiyoruz.
Fedakarlık sırası devlette…
İç talep ve kamu harcamalarında destekleyici, teşvik edici tedbirleri yürürlüğe koymak için uygun bir zaman olabilir. O noktada da dezenflasyon politikası, genişletici maliye politikasının önünü kesmek isteyecektir. Bir tercih yapmak gerekirse, etki süresi bakımından büyük altyapı harcamaları yerine vergi indirimlerini tasarlamak uygun düşecektir. Geçmişte faiz düşüşü ile sağlanan bütçe fazlasının geri ödemeler bakımından bir süre daha avantaj sağlayacağını da unutmayalım. Orta Vadeli Plan (OVP)’de öngörülen %4 hedefinin yakalanması için ,yaklaşık altı aylık bir devrede kamu sektörü dışında talep artırıcı politika üretecek bir iktisadi aktör mevcut görünmüyor. Sanırım yıl sonunda %3’lük bir büyüme oranını doğal karşılanıyor olacak.