Özellikle son günlerde, finansal piyasalarla ilgili görüş ve öneri soran kişi ve kuruluşların sayısı artmaya başladı. Bu konuları, imalat sanayinde faaliyet gösterenlerle konuşmak, küçük yatırımcıya kıyasla daha kolay. Zira, reel sektör daha öngörülebilir ve uzun periyotlarla hareket ediyor. Bir başka gerçek de şu ki; sanayici sizi dinlese de, kendi bildiğini yaptığı için, olası bir zarardan sorumlu olmuyorsunuz. Bireysel tasarrufçular, sokakta, lokantada karşılaştığınızda direk olarak “döviz mi yoksa altın mı?” diye soru sorabiliyor.
Soruların ve dolayısıyla cevapların sayısı arttıkça, bunlara hazırlıklı olmak için etkili olabilecek tüm verileri bilgisayara kaydedip değişiklikleri izlemeye başladım. Sonuçta, yatırım araçları ile ilgili olarak en doğru sonuçları ortaya koymak için, yatırımcının profilini bilmek çok önemli.
Yatırımcı ne istediğini biliyor mu?
Küçük yatırımcı kısa vadede yüksek getiriyi amaçlıyor, riske girmeyi göze alıyorsa, verilecek tavsiye elbette yüksek getiriyi mümkün kılabilecek enstrümanlara yönelecek. Daha az risk alıp, ana parayı kaybetmeden, üstüne de enflasyonu telafi edebilecek getiriyi eklemeyi yeterli gören tasarruf sahibinin talep etmesi gereken yatırım araçları ise, sabit getirili menkul değerleri içeren bir yapıda olmalı.
Tasarrufun miktarı da önemli…
Bireysel tasarruflar, kişilerin servetlerine dair unsurlardan oluştuğu için, miktar belirtme konusunda doğal olarak rahat olunmayabiliyor. Bu durumda bazen “bi’ arkadaşın bi’ miktar parası var’ diye söze başlanıyor. Bu durumda biz de “o arkadaşa söyle, ne oranda bir getiri hedefliyor?, ne kadar tasarrufu var? ve tasarrufunu ne zaman nakde dönüştürmesi gerekecek?” diye bir soruya üç soruyla cevap verebiliyoruz.
Tarihlere göre borsadaki yabancı payı (%)
İç dinamikler ne kadar etkili?
İçinde bulunduğumuz yılda Türkiye gündemi, siyasi konularla ağırlık kazandı. Dolayısıyla, yatırımcı kendine göre siyasi olaylar ve ekonomik gerekçeleri birbiriyle harmanlayıp, yatırım araçları konusunda duyanlara parmak ısırtacak türden yorumlar yapabiliyor. Ama, Türkiye’de, özellikle borsa konusunda içerideki gelişmelerin payı nedir sorusuna dikkat çekmek isterim. Son altı aylık rakamları incelediğinizde, İMKB’deki yabancı payının en düşük zamanında dahi, oranın %68’in altına düştüğünü göremeyeceksiniz.
Zaten, İMKB, Dow Jones, Bovespa (Brezilya Borsası) ve Shanghai endekslerinin eğilimlerini üst üste koyduğunuzda borsadaki durum daha net anlaşılıyor.