Sayın Başbakanımızın önerisine uyarak köşe yazılarımızı kısa tutmaya çalışıyoruz. Hiç yazmayalım diyeceğim ama o da zor. Belki yavaş yavaş alışırız. Ama memleketin huzurunun bizim yazılarımızla bozulduğunu bilseydim vallahi yazmazdım. Sayın Başbakanım, bir de “yarım saatte bir köşe yazısı yazıyorlar” diye buyurmuşsunuz ki, hiç aklıma gelmemişti bundan sonra dakika da tutmam gerekecek. Nacizane bendeniz tam sayfa yazdığıma göre, herhalde istesem de yarım saatte tamamlayamadığım tahmin ediliyordur. Ama, “Bunlar!” yarım saatte huzuru kaçırdığına göre, biraz daha yavaş yazsalar kimbilir neler olur değil mi? Onu da düşünmek lazım.
Bugünlerde ekonomi ile ilgili gündemde, Türkiye’nin kredi notunun artırılması konusu var. Şimdi, kredi notlarının krizden önce çok yüksek olduğunu bildiğimiz kuruluşların ardı ardına iflas ettiğini hatırlatıp da huzuru bozmayalım. Türkiye üst üste kaç yıl büyüdüğü halde kredi notu artırılmazken, kriz nedeniyle bütün göstergeleri geri gittiği bir sırada not artırılması düşündürücü desem, bu defa da “Efendim siz de hiçbir şeyden mutlu olmuyorsunuz; bir defa da öküzün altında buzağı aramayın kardeşim” diyecekler ki, haklılar.
“İki kitap okuyup köşe yazısı yazmaya başlayan kifayetsiz mühterislerden çektiği nedir bu memleketin yahu.” “Köşenin kısası makbuldür. Yazının güzeli hiç yazılmayanıdır” yazısına devam et