Riskler arttı…

recession-2[1]Dolar Kuru’nda geçtiğimiz haftadan bu yana devam eden ki yükselme dikkat çekici. Bir çok faktör aynı anda döviz üzerinde baskı kurmaya başladı. Fakat bugüne dek en çok bahsedilen özel sektörün döviz cinsinden yükümlülüklerinde şimdilik sorun görünmüyor. Son dönemde özel sektör, döviz borçlanmasında frene bastı.
Irak’taki güvenlik problemi, Rusya ile Ukrayna arasındaki sorun, İsrail-Filistin sorunu, Arjantin’in iflasını açıklaması, her biri başlı başına sorunlar.  ABD’den gelen verilerin olumlu seyretmesi ile öne çekilebilecek parasal geri çekilme kararları da cabası. Bir araya geldiklerinde gelişen ekonomilerin tamamı için sorun oluşturacak yatırım kararları, Türkiye’yi ne dereceye kadar etkileyecek? Şimdilik belirsiz.

Moody’s’in zamanlaması manidar mı?
Moody’s bir süredir Türkiye ekonomisini negatif görünüm nedeniyle izlemeye almış ve bunu da açıklamıştı. Türkiye ekonomisi kredi notlarından çok çekti. Uzun süre ‘yatırım yapılabilir’ statüsüne yükseltilmeyen kredi notu yüzünden yabancı fonların bir kısmından yararlanamadı. Bu defa Cumhurbaşkanlığı seçiminden iki gün önce Türkiye’nin izlemeye aldığı notunu düşürürse, karar politik bir mesaj olarak algılanabilir.
Kredi derecelendirme kuruluşları, olağan hallerde açıklamalarını önceden belirlenmiş tarihlerde yapıyorlar. Yeni yıl girerken herhangi bir kredi derecelendirme kuruluşunun hangi takvimle açıklama yapacağı belli oluyor. Şu durumda Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı gün 10 Ağustos 2014 olarak Moody’s’in planlamasından daha önce bir tarihte belirlenmişse- ki bildiğim kadarıyla seçim tarihi sonradan belirlendi-  Moody’s’in açıklamasına bu açıdan bakabilirdik.
 
Ukrayna-Rusya sorunu Türkiye’yi etkiliyor…
Bu iki ülke de ağır sanayi ürünleri ve enerji üreten, aynı zamanda ihraç eden ekonomiler.  Elbette Türkiye’den yaptıkları ithalatı da düşünmek gerekiyor. Ukrayna, içerideki tüketim ihtiyacını dikkate alarak içe kapandı. Rusya ve Ukrayna’ya ihracat yapan Avrupa ülkeleri de ekonomilerinin zorlanacağını şimdiden tahmin edebiliyorlar. Sonuçta çevremizdeki ateş çemberi, Türkiye’nin dış ticaret gelirlerini etkilemeye devam edecek.  Girdi fiyatlarında artış olup-olmayacağını ya da diğer olası etkileri özellikle kış aylarında daha net görebiliriz.
 
Türkiye’deki fiyat istikrarının tehdit altında olduğu belirginleşti. Parasal sıkılaştırmadan yeterince sonuç alınamadığı anlaşılıyor. Enflasyonda zor olan, bekleyişleri değiştirmektir. Ücret ve fiyatların gelecekteki  enflasyona göre endekslenmesi her zaman avantaj oluşturmuyor. Beklentiler eğer fiyat artışlarının süreceği yönündeyse, enflasyon sarmalı ekonomiyi tehdit etmeye devam edebilir. %9 gibi bir oranın aylar itibariyle manşette kalması, bahsedilen beklentileri değiştirmeye aday görünüyor.
 
Not konusunda şahsen bir tahminde bulunamıyorum. Ama bir not indirimi yapılırsa, Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu yabancı fonların bir kısmı bir yıla yayılacak bir takvimle Türkiye’den çıkacaktır. Özellikle kurumsal yatırımcı dediğimiz uluslararası fonların bağlı olduğu kurallar, tasarruf sahiplerini korumak adına benzer şekilde hareket edilmesini gerektiriyor.