Manisa’da Sanayi Alanlarının Yerleşimi

Yatırımların kısıtlı, işlerin durgun olduğu dönemler, kamusal planlama çalışmaları için ideal zamanlardır. Manisa’nın şehircilik ve sanayileşme bakımından eksik kalan yönlerini tamamlamak bakımından, özellikle yerel seçimlere kadar geçecek dönemi fırsat olarak değerlendirmesi gerekiyor.

Sanayileşmenin yerleşimi seçmen nezdinde geniş kitleleri ikincil düzeyde ilgilendiren konulardan biri olarak kabul edilir. Aslında seçmen düzeyinde popüler görülmese de,  uzun vadede şehrin sosyo-ekonomik görünümünü yoğun biçimde etkileyecek konulardan biridir bu. Sanayinin planlanması, özellikle sektörel ilişkilerin doğru ve ucuz maliyetle kurulması için önemli.

İkincisi, sektörel yoğunlaşmaların yerleşimi, yatırımcıların, çalışanların sosyal uyumu gibi sonuçları da içeriyor. Çalışanın işçisiyle, beyaz yakalısıyla çalıştığı kentle entegre  olması, asıl arzulanan tablo. Bu tablonun şehrin kanaat yönetiminde de ihtiyaç duyulan bir rekabete, derinleşmeye yol açacağı ortada. Belki de bu nedenle, sanayi sektörünün sosyal ihtiyaçlarıyla birlikte planlanması ihmal ediliyor Manisa’da.

Geçtiğimiz haftalarda, Manisa’da bütüncül bir planlamanın, çarpık sanayileşmenin gündeme gelmemesi için, Muradiye dahil olmak üzere bazı beldelerin ve köylerin Manisa Belediyesi’ne bağlanması ile ilgili bir yazımız yayınlanmıştı. Yazı yayınlandıktan sonra, görüştüğüm bir çok kişi ve kurum yetkilisi, özellikle Muradiye Beldesi’ne dahil olan sanayi alanlarının Manisa Belediyesi’ne bağlanması görüşünü destekliyor. Muradiye’de ikamet eden kişilerin bir kısmı da, Muradiye merkezinin Manisa’ya bağlanması görüşünde olmakla beraber, bir kısım Muradiyeli, belde merkezinin ayrı tutulması görüşünde.

Sonuçta, Muradiye Sanayi Bölgesi’nin Manisa’dan yönlendirilecek merkezi bir plana dahil olmasını istemeyenler azınlıkta. Yani, ekonomik açıdan özerk alanların yerleşiminde, seçmen görüşünün teknik öncelikler çerçevesinde oluştuğu, buna karşın belde merkezlerinde siyasi yönelimlerin ağırlık kazandığı anlaşılıyor.

Sanayi merkezlerinin planlanmasında, Muradiye yönünün alternatiflerinin, tarımsal katma değer ve çevre sorunları temelinde değerlendirilmesi ayrı bir başlık. Görüldüğü kadarıyla, İstanbul yolu çevresindeki sanayileşme hareketi, kastettiğimiz anlamda bir öbek, kümeleşme (cluster) sağlayamadı. Açıkçası, bölgedeki tarım alanlarının, öbekleşmeyle harap edilmesini de arzu etmem.

İzmir ve Turgutlu yönlerinde çeşitli denemeler yapılmadı değil. Ama, yine üretim şartları, lojistik, işgücü ve alışkanlıklar nedeniyle ilgi görmedi. Daha çok hizmet sektörü ya da uluslararası ticarete konu olmayan mal ve hizmet üretimi için uygun görüldü Turgutlu yönü. İzmir güzergahından, belki coğrafi şartlar nedeniyle en azından potansiyeli oranında yararlanılamadı.

Muradiye yönünden başka alternatif kalmadığına göre, gecekondu sanayileşmenin önlenmesi, uluslararası standartlara uygun bir kümeleşmenin oluşturulması bakımından söz konusu sürecin doğru yönetilmesi gerekiyor. Belde sakinlerinin siyasi refleksleri dikkate alındığında, demokratik taleplerin dikkate alınacağı bir temsil sistemiyle, sisteme dahil olacak belde ve köylerin mağdur olmaksızın fayda sağlayabileceği formülleri şimdiden tartışmak gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir