Yayınlanan son rakamlar işsizlik oranında yavaş da olsa bir azalmanın başladığını gösteriyor. Buna karşın işsizlik seviyesi ne uluslararası derecelendirme kuruluşlarının ne de borsa yorumcularının gündemine giremedi. Hükümet prim desteğinin uzatılması gibi konularda duyarlı davranıyor. Buna karşın Teşvik Paketinin içinde yer alan kamu istihdamının artırılması konusundaki tedbirler, henüz uygulamaya geçmedi.
Ekim 2009 dönemi içerisinde işsizlik oranı, bir önceki döneme göre %0,4 gerilemiş ve %13 olarak gerçekleşmiş. Geçen yılın Ekim ayındaki işsizlik ise bugüne göre %1,8 oranında daha düşük. Ekim ayından bugüne iktisadi faaliyet hacminde inişli çıkışlı da olsa pozitif bir eğim gözlendiğine göre işsizlik sorunu da nispi bir gerileme gösterecek gibi.
Gündelik göstergeler dışında işsizlikle ilgili daha kalıcı cevaplar aramak için doğru soruları sormamız gerekiyor. İlk soru işsizliğin azalma sebebi nedir?
Üretim artışı olabilir mi?
Kriz dönemlerinde çalışmak isteyenlerin sayısı arttığı için “işgücüne katılım” adı verilen oran da artar. Böylece daha önce çalışmak istemeyenlerin, dolayısıyla işsiz olarak hesaba katılmayanların artık işsiz olarak değerlendirilmesinden ötürü de işsizlerin sayısında artış görülür. Şimdiyse kriz döneminin daha yoğun olduğu aylara göre, işgücüne katılım oranının -yani çalışmak isteyenlerin- sayısında azalma olduğu için işsizlik de azalmış sayılıyor.
Sosyal etkileri bakımından en etkili işsizlik oranı hangisidir? diye sorulduğunda, “genç nüfusun işsizliği” ile “tarım dışı işsizlik” oranlarına göz atmak gerekir.
Genç nüfusun işsizlik oranı yüksek değil ama tehlikeli boyutlarda. Kentlerdeki işsiz kitlelerin geçen yılın aynı dönemine göre arttığı anlaşılıyor.
İşgücü durumu (Ekim)
TÜRKİYE |
|
KENT |
|
KIR | ||||
2008(*) | 2009 | 2008(*) | 2009 | 2008(*) | 2009 | |||
İşgücüne katılma oranı (%) | 47,6 | 48,8 | 45,6 | 46,4 | 52,2 | 54,1 | ||
İstihdam oranı (%) | 42,2 | 42,4 | 39,7 | 39,3 | 48,2 | 49,7 | ||
İşsizlik oranı (%) | 11,2 | 13,0 | 13,0 | 15,5 | 7,6 | 8,2 | ||
Tarım dışı işsizlik oranı (%) | 14,0 | 16,4 | 13,5 | 16,0 | 16,4 | 18,3 | ||
Genç nüfusta işsizlik oranı(1)(%) | 21,8 | 24,0 | 24,0 | 26,6 | 17,1 | 18,5 | ||
İşgücüne dahil olmayanlar (000) | 26 776 | 26 614 | 19 477 | 19 430 | 7 299 | 7 184 |
Sektörlere göre istihdam rakamlarına bakıldığında bazı dengesizlikler göze çarpmıyor değil. Öncelikle tarım sektörünün 2009 yılının ilk 9 ayında milli gelir içerisindeki payı %10 ile sınırlıyken, istihdamın %25,3’ünü oluşturması ilginç. Öteden beri bilinen bu tablonun Türkiye tarımı için bir sorun olduğu kadar, Türkiye ekonomisinin geneli için de geçici bir çözüm olduğunu unutmamak gerekir: Dile kolay, tarım kesimi ürettiği katma değerin 2,5 katı bir istihdam sağlıyor.
Sanayi istihdamında yaşanan geçen yılın aynı dönemine göre düşüş dikkat çekici. Bu konuda istenen noktaya gelinmesi için ciddi bir zamana ihtiyaç olduğu biliniyor. Alttan gelen ve son bir yıl içinde çalışma çağına ulaşan 860 bin kişiye iş bulma sorunu da cabası.
SEKTÖRLERE GÖRE İSTİHDAM EDİLENLER (*1000),(15 YAŞ ÜSTÜ)
Toplam | ||||||||
2008 Ekim (*) | 2009 Ekim | |||||||
Sayı | % | Sayı | % | |||||
Ekonomik faaliyetler | 21.567 | 100,0 | 22.019 | 100,0 | ||||
Tarım | 5.275 | 24,5 | 5.571 | 25,3 | ||||
Sanayi | 4.471 | 20,7 | 4.269 | 19,4 | ||||
İnşaat | 1.320 | 6,1 | 1.381 | 6,3 | ||||
Hizmetler | 10.501 | 48,7 | 10.796 | 49,0 | ||||
Uluslararası değerlendirmelerde sıklıkla belirtilen bir gerçek şu ki; Gelişmekte olan bir ekonomi önce tarımdan sanayiye, sonra da sanayiden hizmet sektörüne doğru bir evrim geçirir; geçirmelidir de. Buna karşın hizmet sektöründeki istihdamın, ekonomik dalgalanmalara karşı son derece esnek olduğu da bir başka gerçektir. Türkiye örneğinde istihdamın yarısının hizmetler, dörtte birinin tarımdan sağlandığı bir ekonomik yapının, işsizlik oranı üzerinde önemli etkileri olduğu açıktır. Tarımda görülen gizli işsizlik ve hizmet sektöründeki hızlı hareket eden istihdam yapısı, Türkiye’nin esnek, bir başka deyişle yüzer-gezer bir istihdam profili var ettiğini düşündürebilir.
Ekim 2009 rakamlarının gösterdiği işsiz profili, aslında çalışanların da bir yansımasıdır. Size aktaracağım TÜİK verilerinden bana göre en dikkat çekici olanı işsizlerin %88,5’inin daha önce bir başka işte çalışıp yeniden iş aramakta olduğu, %26,5’inin çalıştığı iş geçici olduğu için bir süre çalışıp işten ayrılan ve şu anda yeniden iş arayanlardan oluşmasıdır.
Bu dönemdeki işsizlerin;
- % 69,6’sı erkek nüfustur.
- % 55,3’ü lise altı eğitimlidir.
- % 27,3’ü bir yıl ve daha uzun süredir iş aramaktadır.
- İşsizler sıklıkla (% 31,3) “eş-dost” vasıtasıyla iş aramaktadır.
- Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin % 49,6’sı “hizmetler”, % 23,4’ü “sanayi”, % 17,3’ü “inşaat”, % 7,3’ü “tarım” sektöründe çalışmış, % 2,4’ü ise 8 yıldan önce işinden ayrılmıştır.
- İşsizlerin % 26,5’ini çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, % 22,1’ini işten çıkarılanlar, % 16,2’sini kendi isteğiyle işten ayrılanlar, % 8,1’ini işyerini kapatan/iflas edenler,% 7’sini ev işleriyle meşgul olanlar, % 10,6’sını öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, % 9,5’ini diğer nedenler oluşturmaktadır.
İşsizlerin profili, Türkiye’deki eğitim sisteminin iş hayatına katkısının yeniden değerlendirilmesi gerektiği konusunda bizi uyarıyor; eğitim sisteminin “ara eleman” üretme kapasitesinin yetersizliğini vurguluyor. Kadın işgücünün ne denli sınırlı olduğu, kadınların üretimin dışında kalmasının da bir özetini veriyor bu istatistikler. Üretimde olan kadın nüfusu içerisinde tabii ki, ev içi ücretsiz çalışmanın da sayıldığını belirtmeden geçmemek gerekir.
Çalışanlarla ilgili bilgiler, filmin negatifi gibi, Türkiye’deki KOBİ’lerin istihdamın çok önemli bir parçası olduğunu ve Türkiye’deki iş hayatının esnekliğini gösteriyor.
Türkiye’de çalışma hayatının esnek olması, uluslararası karşılaştırmalarda özellikle AB ülkelerine göre avantaj sayılabilir. Ama işgücü piyasasının esnekliğinin örtülü bir şekilde ücretlerin aşağıya doğru esnekliği ile işten çıkarmaların kolaylaşması anlamına geldiğini de artık herkes biliyor.
Toplam | |||||
2008 Ekim | 2009 Ekim | ||||
Çalışmak isteyenlerin oranı (%) | İşsizlerin oranı (%) | Çalışmak isteyenlerin oranı (%) | İşsizlerin oranı (%) | ||
GENEL | 47,6 | 11,2 | 48,8 | 13,0 | |
Okur-yazar olmayanlar | 18,2 | 5,2 | 20,1 | 6,5 | |
Lise altı eğitimliler | 45,5 | 10,6 | 46,6 | 12,3 | |
Lise ve dengi meslek | 57,2 | 13,7 | 58,1 | 16,5 | |
Yükseköğretim | 77,8 | 11,9 | 78,6 | 13,1 |
Bu kez en azından 2009 yılının ilk dokuz ayında, ciro, istihdam ve çalışılan saatteki azalmaya rağmen, brüt ücret-maaş endeksinde bir artış görülüyor. Bu noktada istihdamından vazgeçilmesi güç olanlara ayrılan fonların, işten çıkanlardan ayrılan kaynaklarla finanse edildiğini gösteriyor. En azından hizmet sektöründe geçerli anlayış bu.
Ticaret – Hizmet Göstergeleri | Endeks ve değişim oranları | |||
2009 | 2008 | |||
Endeks | Değişim (%) | Endeks | Değişim (%) | |
Ciro | 140,9 | -3,6 | 146,2 | 7,3 |
İstihdam | 123,4 | -1,1 | 124,8 | 4,8 |
Çalışılan Saat | 120,2 | -3,5 | 124,5 | 2,6 |
Brüt Ücret – Maaş | 171,1 | 5,4 | 162,3 | 14,1 |
İşsizlik tablosu, eğitim politikasından, istihdam üzerindeki yüklere, kadın girişimciliğinin geliştirilmesinden, KOBİ’lere sağlanan desteklerin artırılmasına kadar çok geniş yelpazede yapılacak çok iş olduğunu gösteriyor. En başta, işsizliğin ekonomiyi yönetenler tarafından bir “işsizlere iş bulunması sorunu” olarak değil, “istihdam yaratacak bir ekonomiyi var etme” sorunu olarak algılanması gerekiyor.
Türkiye’nin kendine özgü toplum yapısı bugün için işgücüne katılmayan yani iş aramayanların, ev içinde, aile işletmesinde, küçük işletmelerde, düşük ücretlerle veya ücretsiz çalışmasına imkân sağlıyor. Sosyal destekler sayesinde işsizliğin toplumsal sorunlara yol açmasının önü yine toplumun dayanışma mekanizmalarıyla kesiliyor. Küçük işletmeler büyüdükçe, aile şirketleri kurumsallaştıkça, eğitim seviyesi yükseldikçe bugün Türkiye ekonomisinde sorun oluşturmayan pek çok –gizli- işsiz, sorun haline gelecek. Ekonomide yapısal değişiklikler olurken, işsizliğin formunda ve etkilerinde de farklılaşmalar olacağı düşünülmeli.
Yaptığı işten dolayı sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanlar;
Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 0,2 puanlık artışla % 44,5 olarak gerçekleşmiştir.
Bu dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı % 87,8’den % 86,3’e düşerken, tarım dışı sektörlerde % 30,2’den % 30,4’e yükselmiştir.
Ekim 2009 döneminde işgücüne katılma oranı % 48,8’dir.
2009 yılı Ekim döneminde, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 1,2 puanlık artışla % 48,8 olarak gerçekleşmiştir. Erkeklerde işgücüne katılma oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,3 puanlık artışla % 71,2, kadınlarda ise 2 puanlık artışla % 27,1’dir. Kentsel yerlerde işgücüne katılma oranı 0,8 puanlık artışla % 46,4, kırsal yerlerde ise 1,9 puanlık artışla % 54,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. İşgücünün eğitim ve yaş dağılımları ise;
- Toplam işgücünün % 18,1’ini 15–24 yaş grubundakiler oluşturmaktadır.
- Lise altı eğitimlilerde işgücüne katılma oranı % 46,6 iken, yükseköğretim mezunlarında bu oran % 78,6’dır.
- Lise altı eğitimlilerde erkeklerin işgücüne katılma oranı % 69,7 iken, kadınlarda % 22,8’dir.
- Lise ve dengi okul mezunlarında erkeklerde işgücüne katılma oranı % 75,2 iken, kadınlarda % 33,7’dir.
- Yükseköğretim mezunlarında erkeklerde işgücüne katılma oranı % 83,3 iken, kadınlarda % 72,1’dir.
İşgücü dışında olanların % 46,9’u daha önce bir işte çalışmıştır.
- Ekim 2009 döneminde işgücü dışında olup, daha önce bir işte çalışanların % 16,5’i “tarım”, % 11,5’i “sanayi”, % 3,1’i “inşaat”, % 20,7’si “hizmetler” sektöründe çalışmış, % 48,2’si ise 8 yıldan önce işten ayrılmıştır.
- Daha önce bir işte çalışıp, söz konusu dönemde işgücü dışında olanların (12 milyon 472 bin kişi);
- % 10,5’i emeklilik,
- % 6,4’ü mevsim gereği,
- % 7’si sağlık nedeniyle,
- % 4,2’si eşinin isteği ve evlilik,
- % 4,5’i işten çıkartılma/işyerinin kapanması,
- % 3,8’i işinden memnun olmama,
- % 15,5’i diğer nedenlerle en son çalıştıkları işten ayrılmışlardır.
İlgili dönemde işgücü hareketleri;
Ekim 2009 döneminde 1 milyon 976 bin kişi işe yeni başlamış veya iş değiştirmiş olup, bunun toplam istihdam içindeki oranı % 9’dur. İşe yeni başlayan veya iş değiştirenlerin % 33,2’si 25-34 yaş grubundadır.
Bu dönemde işe başlayan veya iş değiştirenlerin % 18,6’sı “sanayi”, % 37,2’si “hizmetler”, % 21,9’u “inşaat” sektöründe, % 22,3’ü ise “tarım” sektöründe işe başlamıştır.
Mevcut işsizlerin % 13,8’ini (456 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar oluşturmaktadır.
|
hocam elinize sağlık çok güzel yazmışsınız herşeyi bütün açıklığıyla ama maalesef işsizlik aldı başını gidiyo ve her geçen gün yenileri ekleniyo genç nüfus en verimli çağında istemediği alanlara yöneliyo bu yüzden ve ister istemez yurt dışına beyin göçleri başlıyo(imkanlar dahilinde)… Ve ben nereye doğru gittiğimizi çok merak ediyorum şimdilik hala isyan etmiyorum ama sonucunuda merakla bekliyorum…
Sayın hocam herşey aleni ortadayken ve türkiyenin en büyük sorunu işsizlikken nasıl olurda bu sorun için çalışılmazda başka açılım saçılım şleriyle uğraşırlar anlam veremiyorum!Devlet kendi elinde olan istihdam kaynaklarını özel sermayeye hala devretme çabasında ve hiçbir şekilde istihdam için iş yerleri kurma girişiminde bulunmaktadır.Laf başı gelince genç nüfusumuzun çokluğunla gurur duyarız bu bahsettikleri genç nüfus kahve köşelrinde çürüyen mühendisler öğretmenler mi acaba.Bütün gençlerimiz acımasız özel sektörün kucağına bırakılmış durumda ve hiçbir hak verilmeden.Lütfen artık uyanalım ve bu düzeni değiştirelim.Teşekkür ederim sayın Uğur Hocam….
Geldiğimiz son nokta maalesef bu..İşsizliğin istatistiksel boyutu…
“Orada,bir işsiz yatar sokakta,kimileri işsiz kalmamak için bütün hanehalkı çadırlarda yatar…”Bahane hazır:”Kıt kaynak,sınırsız istek…”Kaynağı da bollaştırmak için kamuya bağlı ülkenin neredeyse can damarları sayılabilecek kurumları özelleştirilir ve böylece suni/yapay/geçici kaynaklar sağlanır…Peki bu kaynaklar nereye kadar gider bilinmez ya da düşünülmesi önemsizmiş gibi gösterilmeye çalışılır…Ayrıca genç nüfusun da gizli işsiz sayılanları yetmezmiş gibi çoğu da işsiz sayılmamaları için özel girişime teşvik edilir…İsyan etse de etmese de halkın başına açılım gibi bir dert sarılır ve kimse de duyarsız kalamaz… Halk bununla meşgulken gece gizlice bir yasa geçirilir ve isyanların sebebi olanlar yasalaşır/belgelenir ve böylece kimse de bir şey diyemez bu konuda…Sonra insanlar buna da zamanla alışır…Ama halkın fikirleri öyle kolay kolay da değişmez ve daha çok bu oyunun parçası olmak seçilir…Düşüncelerimizi paylaşabileceğimiz böyle bir platform sağladığınız için teşekkürler Uğur bey…
Ekonomik faaliyetler 21.567 100,0 22.019 100,0
Tarım 5.275 24,5 5.571 25,3
Sanayi 4.471 20,7 4.269 19,4
İnşaat 1.320 6,1 1.381 6,3
Hizmetler 10.501 48,7 10.796 49,0
Tablodan anlışıldığı gibi bu durum çarpık bir ekonomik yapılaşmanın olduğunun kanıtı niteliğindedir.Ekonomik olarak geçirmemiz gereken safhalardan çok farklı bir durumdur.Feodal toplumdan kapitalist topluma geçildiğinde makineleşmeden kaynaklanan istihdamın tarımsal alandan sanayi kesimine oradanda hizmet kesimine doğru kayması gerekmektedir.Sizin vermiş olduğunuz tabloda ise bunun tam aksi bir durum vardır.İstihdam en fazla hismet sektöründe olup,tarım sektörü onu takip etmekte ve en sonunda ise sanayi de dir.Bizim gibi ülkelerde istihdamın en fazla olması gerken sektörün geçiş sürecinin olgunlaşma safhası olan sanayi kesminde olması gerekir.Bizdeki durum ise bunun tam aksidir.Sanki tam olarak sanayileşmeyi tamamlamış bir toplum olmuşcasına hizmet sektöründe istihdam daha fazladır.Benim aklıma bu tablodan şu sonucu çıkarmam gerektiği kanısına varıyorum.
Acaba ülkemizde çarpık yapılaşmadan kaynaklanan süreçle ilişkili olarak emek sarf etmeden artı değer kazanma anlayışı daha daha fazla diye düşünmüyor değilim.
İkinci bir durum ise genç nüfüsun büyük bir oranda işsiz olması.
GENÇ KESİMİN İŞSİZLİĞİ:ANARŞİZM
SELAMLAR.