Gelişmeler Türkiye ekonomisinin geçen yılın aynı dönemine göre önemli bir performans artışı göstereceğine işaret ediyor. Bundan sonra sokaktaki adamın gündemi, gazetede göklere doğru yükselen büyüme eğrisini gördüğünde; “Hadi be or’dan ekonomi %12 büyümüş, öyleyse biz niye hissetmiyoruz” demek olacak. Haber bültenlerindeki hava sıcaklığı göstergesinin yanında rüzgar veya nem dolayısıyla görülen “hissedilen hava sıcaklığı” gibi bir büyüme göstergesi düzenlemek gerekiyor.
“Niye hissetmiyorsun biliyor musun emekli amca?” Ekonomi bir çeyrek büyümekle henüz kriz öncesi büyüklüğüne ulaşmadı. İkincisi, senin gelirin sabit gelir olduğu için, gelirdeki değil enflasyondaki büyümeye göre ayarlanıyor.
Köşedeki bakkal soruyor: “Hocam ekonomi düzeliyor diyorlar ama bizde daha tık yok”. Sen de önce veresiye defterindeki alacaklarını tahsil edip, rafındaki malları yerine koyacaksın. ” Borsa yükseldi ama…” diye söze başlayan köfteciye de “Hayırdır, hisselerini halka mı arz edeceksin” diye sormak lazım.
Parasal göstergelerle reel ekonomik çarklar arasındaki zaman ve mekân gecikmesinin en çok yansıdığı noktalardan biri de işgücü piyasası. İşsizlik oranlarındaki kısmi düşüşü hayra yorarken “ekonomi büyüdü, bugün-yarın bir iş bulurum” diyen yanılıyor.
Mali kuralla birlikte para piyasasında bir canlanma beklemek doğru. Dışarıdan Türkiye’ye girecek mali kaynakların hem miktarı artacak, hem de maliyeti azalacaktır. Özellikle orta büyüklükteki işletmelerde biriken fon ihtiyacını karşılamak için, bilançolardaki sorunların aşılabileceği ümidi ile hareket ediliyor.
Geçtiğimiz yılın mali tabloları ile değil, önündeki projelerle kredi talebinde bulunmak daha doğru. Görüştüğümüz bankacıların bu anlamda önemli sıkıntıları olduğu anlaşılıyor. Geçtiğimiz yıl muhasebe dengesine zaman ayıramayan iş dünyasının, BASEL II standardını uygulayan bir kredilendirmede umduğunu bulması mümkün görülmemeli.
İşletmeciliğin ve muhasebenin en temel varsayımlarından bir olan “işletmenin kişiliği varsayımı” kriz döneminde gelirle servet arasındaki kavram kargaşasının hiçe sayılması ile sonuçlanabilir. Gelinen teknolojik nokta itibariyle kredi olanaklarından yararlanmak zorunda olan iş dünyası, mutlaka doğru ve düzgün bir muhasebe altyapısına kavuşmak zorunda. Vergi sisteminin altyapısı, teknik düzey olarak, özellikle KOBİ’lerin çok üstünde. Denetim faaliyetlerinin yürütülmesinde firmaların sahip olduğu avantajların bir çoğu devlet lehine gelişiyor.
Uluslararası iş faaliyetlerinin artması ile şirketlerin hesap sistemi üzerindeki saydamlık baskıları artıyor. Satınalma, devir ve birleşmelerde başarının yolu mali ve hukuki açıdan kurumsallaşmış bir şirket olmaktan geçiyor.
Farklı bir işletme, farklı bir işletmeci tipi…
Türk Ticaret Kanunu ile ilgili tasarının yasallaşması konusu Türk iş alemi için fantastik bir beklenti iken, Türkiye ile iş yapan küresel firmalar için zorlayıcı bir faktör olarak öne sürülüyor. Hükümetlere kamu maliyesi için IMF tarafından getirilen kısıtlamaların benzeri, bundan böyle Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ve onun gölgesinde hazırlanan Türk Muhasebe Standartları gibi zorunluluklarla özel sektörün kapısını çalmak üzere.
Uluslararası Tahkim ile İş ve Tüketici Mahkemeleri Ticaret Hukuku’ndaki gelişmeleri derinden etkiliyor ve etkileme kapasitesi devam ediyor.
Türk iş dünyası, önümüzdeki yıl da dahil olmak üzere, küresel ekonomik arenada hatırı sayılır ekonomiler arasında bulunmanın bedelini, alışık olmadığı bir diyete girerek ödeyecek; küresel ekonomik aktör olmanın mikro düzeydeki etkilerini yasal izdüşümleri ile kendi ekseninde yaşayacak. Bu anlamda 1980 sonrasında yaşanan hızlı değişim döneminin bir benzerini, piyasa ekonomisinin kurumsallaşması bakımından yaşayacak gibi görünüyoruz.
İşletme İktisadı ilkeleri bakımından, daha fazla faktör verimliliği, ölçek ve cirodan çok nakit verimliliği esaslarına dayanan, taşeron değil üretici bir bölgesel ekonomik aktörün şartlarını bir aslan terbiyecisinin sabrıyla öğreten ekonomik krizler, son kertede, işletmelerin özellikle hesap sistemiyle şeffaflığını talep edecek. Rant, faiz ve arbitraj gelirlerinden verimlilik ve rekabete dayalı kârların konuşulduğu bir ekonomi, çalışanından patronuna kadar her aşamada farklı bir insan tipini ortaya çıkaracak.
Merhaba hocam;
Gerçekten önemli bir konu.Uluslararası Finansal raporlama Stansdartlarını artık hepimizin yutması gerekiyor.Özellikle kurumsallaşan şirketlerde bu çok önemli.Ama tabaki öncelikle özel sektörün (şirket sahiplerinin) bunu özümsemesi gerekiyor.Şirkette iyi bir muhasebe sisteminin kurulması çok önemli.Aslında burada bizlere önemli görevler düşüyor.Muhasebenin bir şirket için ne kadar önemli olduğunu anlatmamız gerekli.
Ben Basel II’nin gelmesini ama kademeli olarak geçilmesini gerçekten istiyorum.Çünkü aynı büyüklükte,aynı kapasitede öyle firmalar varki artık rekabet çok zorlaştı.İşte bu aşamada Basel II bence önemli olacak.Gerçek düzgün bilançosu olmayan firmalar elenecek.Büyümenin ilk çeyrekte başlayıp ikinci çeyrekte daha iyi hissedileceği umut ediyorum.Umarım artık güzel günler yakındır.
Saygılarımla.
Ferah TENDİK