Genel Seçime Kadar…

ahmet_davutogluNormal şartlar altında yaklaşık 10 ay sonra yapılması gereken genel seçimlere kadar ekonomi nasıl şekillenecek? İşin ekonomi yönetimi boyutuna bakılırsa, emanetçi Başbakan’ın nasıl bir ekiple çalışacağı henüz belli değil. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olması hâlinde Ali Babacan’la devam etmek isteyeceği şeklinde görüşler yazılıp-çiziliyor. Genel seçime giderken istikrarlı bir ekonomi yönetimi, ülke açısından büyük avantajlar yaratacaktır.

Önümüzde bir yıldan bile az bir süre olduğuna göre kısa vadede şartların nasıl gelişeceğine dair birkaç öngörüde bulunabilmek gerekecektir.

1- Büyüme: Ekonomik büyüme, hedeflendiği gibi %4’lük bir çizgiyi yakalayacak güçte görünmüyor. Reel sektör, tüketici güveni, fon girişleri gibi öncü göstergelerden okunabildiği kadarıyla %3’lük bir büyüme düzeyi daha olası bulunmalı.

2- Enflasyon: Enflasyon sorunlar hiyerarşisi içerisinde yine üst sıralara tırmanmaya başladı. Sorunlar arasında yönetilmesi en zor olanı da enflasyon. Gıda gibi endeksin %25’ini oluşturan bir ürün grubu, enerji ve türevi gibi dövize bağlı zorunlu tüketilen unsurlar, fiyat artışlarını tetikliyor. Merkez’in enflasyonla mücadelesi için elindeki enstrümanlardan en değerlisi olan faiz haddi de hükümet cephesinden eleştiri alıyor.

10 aylık dönemde fiyatların istikrar kazanmasında kur seviyesi birinci dereceden etkili olacaktır. Seçim havası doğalgaz, elektrik, akaryakıt, tekel ürünlerindeki vergi yükü gibi yönetilen fiyatlardaki düzenlemelerin ertelenmesi gündeme getirilebilir.

3- Bütçe: Kamu maliyesinin son on yıllık dönemdeki yönetim tarzı malum. Buna karşın, bu kadar sık seçim yapılan bir ülkede bütçenin nakit dengesinde sorunlar yaşanması ihtimal dışı değil. Nitekim, tüketime dayalı vergi hasılatında erozyon görülmeye başlandı bile. Nakit dengesinde problem yaşanmaması için Torba Yasa’nın bir an önce yürürlük kazanmasında yarar görünüyor. Vergi ve SGK makamları, Torba Yasa gibi düzenlemeler gündeme geldikten sonra hacizler rafa kalkabiliyor. Seçime giderken talep cephesindeki eksikliği telafi etmek isteyecek kamu yatırımlarının finansmanı,bütçe dengesi üzerinde bir baskı oluşturabilir.

4- Cari açık: Döviz kurundaki hareketlenme, cari açığı yeniden dizginlenmeye elverişli bir ortam yaratacak gibi görünüyor. Euro bölgesindeki toparlanma ve ABD ekonomisinin büyüme trendine emin adımlarla devam etmesi, kur rüzgarını arkasında aldığında ciddi bir ihracat hamlesi sağlayabilir. Cari açık bakımından ihracat artışından daha yüksek bir ithalat kısıntısı da aynı sonucu sağlayabilecek. Özellikle derecelendirme kuruluşlarının uyarılarıcari açık ekseninde toplandığı için seçime doğru bu cepheden gelecek riskleri minimize etmek, net ihracat artışı dediğimiz bu tablonun görülmesiyle sağlanabilir.

5- İşsizlik: Son açıklanan %8,8’lik işsizlik oranı içinde bulunulan dönem için son derece pozitif bir rakam. Seçime doğru siyasi alanı etkileyecek ekonomik göstergelerin de başında geliyor. Ekonomide düşük büyümenin yarattığı baskının en hızlı yansıyacağı gösterge işsizlik olacaktır. Önümüzdeki aylarda yukarıya doğru %1’lik bir marjın her zaman bulunduğu gözönündetutmak gerekecektir. Olağandışı bir gelişme olmazsa işsizliğin alışılmışın dışında bir rahatsızlık yaratmayacağını not etmek gerekiyor.

6- Sermaye akımları: Dünya ekonomik büyümesine paralel olarak artan veya azalan sermaye akımları 2014’ün son çeyreği ile 2015’in ilk altı ayında son derece kritik önemde. Ekim ayından itibaren başlaması planlanan FED operasyonunun etkisi az veya çok da olsa mutlak daralma yönünde olacaktır. Türkiye ekonomisinin doğrudan sermaye akımlarında, kaynağı belirsiz sermaye girişlerinde beklenmedik destekler kazandığı görülüyor.

Faiz haddi, Türkiye ekonomisinin sıcak parayı cezbetmesine yetecek düzeyde değil. Türkiye kendine özgü bir avantaj yaratamadığına göre kanalize olacak fonlar, gelişmekte olan ekonomilerin tümüne yönelik sıcak para akımının seviyesine bağlı olarak değişecek.