Fiyat İstikrarı Giderek Bozuluyor mu?

2308Eylül sonu itibariyle 2015 yılı enflasyonu % 8’e dayandı. 2015 yılı başlarken Merkez Bankası Başkanının yaptığı açıklamalarda bu yılın fiyat istikrarı bakımından son derece olumlu bir görünüm sergileyeceği varsayılmıştı. Özellikle kur etkisi tüm kabulleri yerle bir etti. Üreticinin fiyatlama davranışı değişti. Geçici kur hareketleri bir yana fiyat istikrarını asıl tehdit eden çekirdek enflasyonun yükselmesi.

Türkiye ekonomisi bakımından mevsimlik etkiler dışlanarak oluşturulan fiyat endekslerinden ‘I’ endeksi önemli bir fikir veriyor. Tüketici Fiyatları Endeksleri içerisinde gıda, içki, tütün ve altın hariç olarak hesaplanan ‘I’ endeksinin yükselmesi, enflasyonun yakın geleceği bakımından düşündürücü.

Aile bütçeleri içerisinde önemli yer tutan gıda ve ulaştırma gibi kalemlerdeki mevsimlik etkiler de dahil edildiğinde bu defa maksadını aşan negatif yorumların da yapılma riski var. Fakat bu defa enflasyondaki kötü görünümün toparlanması kolay değil. Zira, enflasyonda kural belli, enflasyonla mücadelede ücretler gelecekteki düşük enflasyona endekslenir.

Yeni kurulacak hükümetin ücret politikasında bu kuralı uygulaması zor görünüyor. İktidara talip olan partiler asgari ücretin artırılması konusunda uzlaştılar. Asgari ücretteki artışın diğer ücret seviyelerine ve maliyetlere yansıması ise kaçınılmaz. Sonuç, yükselmekte olan enflasyon seviyesinin hem maliyet hem talep yönünden daha da desteklenmesi.

Seçim sonrası tabloda ekonomi yönetimi…

Seçimin ardından partilerin sıralamaları ve oy oranlarında temsil gücünü etkileyecek bir değişim öngörülmüyor. Eğer bu varsayımlar gerçekleşirse ekonominin yönetiminde mevcut ekibin değişmeden kalacağı düşünülebilir. Hükümet kurulduktan sonra piyasaların biraz olsun yatışacağı anlaşılıyor. Bu şartlar altında uzun süredir ertelenen yapısal reformların yine ilk sıraya yerleşmesi gerekiyor.

Kamu harcamalarını artırmakta yarar görülebilir…

koalisyon01Kapsayıcı bir koalisyon hükümeti görüntüsü altında piyasadaki durgunluğun aşılması kamu harcamalarının artırılmasıyla desteklenmelidir. Öte yandan bütçe dengesinden feragat etmeden toplumsal uzlaşmayı sağlayacak harcamaların finanse edilmesi mümkün değil. Öncelikle asgari ücrete paralel olarak kamu personelinin ücret seviyesinde düzenleme yapılması gerekebilir. Ardından defalarca belirtildiği üzere piyasayı hareketlendirecek bazı vergisel düzenlemelere girişilmelidir. Bu noktada dolaylı vergi yükünün azaltılması da vergi politikasının merkezine oturtulmalıdır.

Vergi politikası yeniden oluşturulmalı…

Sermaye girişinin azaldığı dönemlerde sıcak paraya ilişkin teşviklerin gündeme getirilmesi gerekirdi. Özellikle faiz haddi mevcut seviyesi ile yetersiz. Bu şartlar altında iç pazarda gelir ve kurumlar vergileri ile ilgili bir yeniden yapılanmanın gündeme getirilmesi şart.

Elbette tüm bu önlemler ancak geniş kapsamlı bir uzlaşmacı hükümetin kurulması ile mümkün. Gelir ve kurumlar vergileri için yaklaşık bir yıl sonra sonuç verecek detaylı düzenlemeler için gerekli şartlar ancak o sayede oluşabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir