Ekonomide Yapısal Değişiklikler Kapıda…

Enflasyon hedefi revize edildi. Faiz dışı fazla hedefleri yeniden ele alındı. Büyüme ile ilgili performans kaybı herkesçe rahatlıkla telaffuz ediliyor. Petrol, elektrik, doğalgaz fiyatları üreticiyi ürün fiyatlarını yukarıya çekmeye zorluyor. Olanların en iyi tercümesi: stagflasyon; ekonomik durgunlukla enflasyonun bir arada görüldüğü makroekonomik durum.

Önümüzdeki yıl içerisinde biri yerel seçim olmak üzere parti kapatmalarla birlikte muhtemelen iki seçim var. Kamu harcamalarındaki artış, durgunluğun hakimiyetini sınırlamak için yeterli olmayabilir. Sanayide nakit akışı daraldı, vadeler uzuyor. Şirket birleşmeleri, devirler, satın almalar konuşulmaya başlandı. Dünyada da benzer gelişmeler devam ediyor. Dünya da, kamu kesiminin piyasayı düzenleyici etkisini, kamunun telafi edici harcamalarındaki artışı değerlendiriyor.

1929 Buhranı nasıl Keynes’i ortaya çıkardıysa, 2008 yılı, bir çok ülkede bugüne özgü regülasyonları gündeme getiriyor.

Özellikle petrol fiyatlarındaki gelişme şaşırtıcı olmanın da ötesinde. Bundan altı yıl önce ABD Irak’a girmeye hazırlanıp, petrolün varil fiyatı 30 Dolarken, ABD’li bir köşe yazarının “harekattan sonra petrol 60 $’ı görür” mealindeki yazısını köşeme hayretle taşımışım. Şu anda petrolün geleceği için konuşulan rakam 200 $. Sanayi devriminden bu yana neredeyse iki yüzyıllık dönemde, hiçbir hammaddenin fiyatı bu denli uzunca bir süre artış göstermemiş. Endüstri, çok kullanılan hammaddeleri ya başka bir ürünle ikame etmiş ya da teknoloji değiştirerek verimini artırmış. Çelik, pamuk, demir, kimyasal ürün ve türevlerinin fiyatları uzun vadelerde her zaman düşüş göstermiş. Sadece hammadde değil, ürün fiyatları için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.

Petroldeki iktisadi olmayan fiyatlamanın, bilinen sömürgecilik işlevinin dışında başka sebepleri olmalı diye düşünüyorum. Öncelikle, sanayi devriminin her safhasındaki hammadde fiyat düşüşlerinde etkili olan, özel sektör teknoloji birikimi ile ilgili bir açmazla karşı karşıyayız. Batı üreticisi, belirli bir teknolojik seviyede kararlılık kazanıp (örneğin otomotiv) bu teknoloji seviyesini veri kabul ettikçe, gerçek anlamda bir enerji devrimini engeller, önünü keser hale geliyor. Mevcut teknik seviye üzerine yaptığı yatırım stokunun geri dönüşünü sağlayana kadar, yeni üretim yöntemlerini makyaj seviyesinde tutuyor. Bir de tabii, hızlı büyüyen ve dolayısıyla petrol tüketimi artan Çin ve Hindistan’ın önünü, maliyet artışı ile kesme stratejisi var. Bu açmazdan çıkış, küçük boyutlu hizmet ve teknoloji şirketlerinin inovasyonlarıyla ancak mümkün olur diye düşünüyorum.

Refik Arslan Öztürk…

Refik Arslan Öztürk

Bugün (08.05.2009) Akademik Odalar Birliği üyeleriyle birlikte, Refik Bey’e veda ziyaretinde bulunduk. Ama, en çok sokakta karşılaşır, konuşurduk. Bazen yalnız başına yürürken, yalnız olmadığı zaman da tek bir görevliyle birlikte yürürdü. Geçen Pazar, kimsenin ortalarda görünmediği Kasımpaşa maçında görüşmüş, düşüncelerimi rahatlıkla aktarmıştım. Görevinin sona erdiği belli olduğundan, “söylersem, yağcılık mı olur, acaba?” sorunu da yoktu. Ama, aşağıda yazdıklarımı da söyleyebilmiş değildim. İçimde kalmasın. Bu türden insan, bu tarz yönetici sayısı azaldı çünkü…

 Sayın Vali ile ilgili yazacaklarım üç madde;

 1- Acze düşmeyen edep,

2- Anlayana kendini gösteren, haddini bildiren bir tevazu,

3- Düşük profilli kamu yöneticisi modeline karşı, nitelikli, yurtsever bürokrat sınıfının bir örneğiydi. Güle güle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir