Borsa yükseliyor mu yoksa ısınıyor mu?

bigstockphoto_stock_market_crash_46302[1]Ekonominin %10’dan fazla küçüldüğü bir dönemde borsa endeksinin iki kattan fazla artması tartışmaları beraberinde getirdi. Borsa ile ilgili güncel yorumlara bakılırsa birkaç görünür neden yok sayılmaz. Ama aslında küçük yatırımcının mağdur olması için gerekli tüm şartların oluştuğu bu dönemde, borsa gerçekten yükseldi mi yoksa şişti mi bunu tartışmak gerekir. Ne de olsa bizde borsa ancak 1980’li yılların ikinci yarısında faaliyete geçebildiği için, sadece endeks değeriyle İMKB’yi tartışmak hatanın en büyüğü olur.

Borsanın, şirketlerin halka açılmasına imkan sağlayarak “sermayenin demokratikleşmesi” işlevini sağladığı Batı iktisat tarihi açısından bilinen bir gerçek. Çünkü sanayileşmenin ilk dönemlerinde gelişen pazarlara büyük yatırımlarla ulaşmak isteyen sanayiciler, borsayı, şirketlerini halka açarak finansman sağlama amacıyla kullanmışlardır. Bu sayede küçük yatırımcı firmaların artan karlılıklarından nemalanmış, aynı zamanda firmalarının yatırımlarını da finanse etmişlerdir.

Şirketler büyüyüp halka açıklık oranları arttıkça, yatırımcının şirketler üzerindeki kontrolü artmış; firmaların yöneticileri artık birer hissedar olan küçük yatırımcıyı şirketleri ile ilgili her türlü gelişmeden haberdar etmek zorunda kalmışlardır.

Sanayi devriminin borsalar üzerinde getirdiği “şeffaflık, tam açıklama” kavramları, şirketlerin yönetimleri üzerinde küçük yatırımcının hak ve menfaatlerini koruyan özerk kurumlarla desteklenmiştir. Bugün muhasebe oyunlarıyla hissedarlarını mağdur eden firma yöneticileri için hürriyeti kısıtlayıcı ağır cezaların getirilmesi de bu gerekçeye dayanıyor.

Demek ki, borsaların gelişmesi için ekonomik aktivitenin artması ilk kural.

Sıcak piyasa hareketleri yatırımları eritiyorBugün ise Türkiye’de hem ekonomik aktivite azalıyor, hem de sanayi üretimi geriliyor. Buna karşın borsa endeksi iki kattan fazla artış gösteriyor (Bkz.: Sanayi Üretim Endeksi tablosu)

Borsaların gelişmesine katkıda bulunan diğer bir unsur, daha çok firmanın halka açılarak hisselerini borsaya arz etmeleridir. Endeksin hızla yükseldiği şu günlerde, 1990’lardan bu yana önemini artıran anlı şanlı İMKB’de, hisse senedi işlem gören şirket sayısı sadece “322”. Bunların dışında hatırı sayılır olarak “364” adet yatırım fonu mevcut. Dünyanın önemli ekonomilerinden biri sayılan Türkiye’nin borsasındaki şirket sayısının 500’ün altında olması, İMKB’ye atfedilen rolün önemine karşın, gerçek klasmanının ne denli düşündürücü olduğunu gösteriyor.

 İMKB'de işlem gören kuruluşlar

Gelelim İMKB’nin “sermayenin yaygınlaşması” amacına katkıda bulunabilecek seviyeye gelmesi için gereken diğer şartlara.

Bunlardan en önemlisi şirketlerin halka açıklık oranı olmalı. Asgari oranın %30 ve daha yukarısındaki oranlar olduğunu varsayalım; Türkiye için %50’lerin üstünden bahsetmek gerçekçi değil çünkü. Bu anlamda %25 ve daha yüksek oranda halka açılan şirket sayısının, borsadaki toplam firma sayısının %40’ını aşmaması İMKB’nin halka açılmadan çok borçlanma ve spekülasyon işlevini yerine getirebildiğini gösteriyor.

 Türkiye’deki tasarrufçunun yatırımlarını gerçek anlamda denetleyebileceği, firmaların yönetilirken hissedarlarını dikkate almak zorunda hissedebileceği oranların fazlasıyla gerisinde olduğumuz da bir realite olarak önümüzde duruyor.

 Halka açılan şirket sayıları

Yıllar itibariyle halka açılan toplam şirket sayılarını gözden geçirdiğinizde, görülüyor ki son günlerdeki büyümenin tersine halka açılan şirket sayısında azalma var. Ekonominin küçülme konjonktüründe halka açılmak isteyen firma sayısının azalması son derece doğal karşılanabilir. Ama mevcut firma ve hisse sayısı ile sermaye piyasasının derinleştiğini söylemek mümkün değil.

İMKB’nin dış fonların hareketine ve diğer ekonomik haber kaynaklarına bu denli duyarlı hale gelmesinin sebebi de sermaye piyasasının sığlığı değil mi? Küçük bir piyasa için önemli bir haber, derin bir piyasaya göre çok daha yüksek bir volatilite (belirsizlik hâli) üretiyor.

 Aylık Sanayi Üretim Endeksi

Görünür nedenler;

Tamamlamak üzere olduğumuz haftada, birkaç önemli gelişme, borsa endeksi adına kritik rol üstlendi.

1-      IMF kaynakları, Türkiye ile ilgili bir anlaşma söz konusu olduğunda kredi limitinin 45 Milyar $ olabileceğini telaffuz etti.

2-      Hazine kağıtlarına olan ilgi arttı ve gösterge faizi %7-8 civarında oluştu.

3-      Doların değeri düştü.

Bu üç gelişme döviz ve faizin uygun seçenekler olarak görülmediği bir ortamda, borsa endeksini “ehven-i şer” olarak öne çıkardı. Ama iş yavaşa yavaş çığırından çıkmaya başlayınca, endeksin yükseldiği ama ısındığı da görülecek.

 Sermaye piyasalarının gerçek işlevlerini yerine getirmesi ne yapılmalı?

—Öncelikle halka açılan şirket sayısı ve şirketlerin halka açıklık oranını artırmak için gerekli teşvikleri sağlamak gerekiyor. Borsa, Türkiye piyasasındaki şirketlerin %90’ının KOBİ, bunların da %90’ının aile işletmesi olarak faaliyet gösterdiği bir ortamda, firmaların kurumsallaşması için de çok uygun bir araç olarak kullanılabilir.

—Türkiye’de tasarruf oranının artması için sermaye piyasası araçlarının teşvik edici etkisi ihmal edilmemelidir.

—Borsada uzun vadeli yatırımcıyı tutmak için, özellikle emeklilik fonları gibi kurumsal yatırımcıların da bulunması teşvik edilmelidir.