5. İktisat Kongresi

5. İzmir İktisat Kongresi’nin teması, “Küresel Ekonomik Gelişmeler Çerçevesinde Türkiye Ekonomisi”.
İzmir’de düzenlenen kongreye, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, bakanlar, milletvekilleri, dernek ve meslek odası temsilcileri, işadamları başta olmak üzere 151’i yabancı 2 bin 500 kişi katılıyor. 1 Kasım’da sona erecek olan İzmir İktisat Kongresi’nde dünya ve Türkiye ekonomisine yön verecek konular ele alınacak, 241 panelistin katılacağı 34 oturum gerçekleştirilecek. 

 Bu yazı kaleme alınırken kongrenin ilk günü tamamlanmıştı. Son üç kongreyi ve tarihsel değeri olan 1923’deki ilkini az çok bilenlerden ve 5.’sinin de önemli bir kongre olduğunu düşünenlerdenim. 90 yılda sadece 5 kez yapılan kongrenin ilki bir yol ayrımına işaret ettiği gibi bugünkü de benzer bir sürecin işaret fişeği olabilir.

Türkiye’nin önündeki yol…
2004’deki 4. Kongre’ye göre, Türkiye’nin Dünya ekonomisine eklemlenme derecesi artmış bulunuyor. Bu süreçte Dünya ekonomisi de değişip önemli aşamalardan geçti.  Türkiye’nin geçen 9 yılda AB ile tam üyelik müzakerelerine başlaması önemli bir aşamaydı. Türkiye açısından 2008’deki global kriz de başka bir kırılma noktası sayılmalı. Zira bu krizin ardından, beklendiği gibi bir Dünya Savaşı değilse de ‘Arap Baharı’ adı altında yeni bir ‘tarla açma’, ‘global ekonominin tüketici sayısını artırma’ sürecinden geçildi.
Türkiye’nin komşularını kapsayan bu gelişmeler ilk elde yerel ekonominin ihracat ve pazar olanaklarını geliştirdi. İhracat pazarlarını çeşitlendirdi. Batı pazarındaki daralmanın risklerini azalttı. Bundan sonrası için uzunca bir süre yeni piyasaların aynı süratli yükselişini gözlemlemek zor olacaktır.

Diğer gelişmekte olan ülkeler…
Türkiye ekonomisi bakımından artılarla eksiler aynı sepetin içinde. İmkanlara olduğu kadar risklere de çok yakın bir bölgede. Kriz sonrası parasal  genişleme sürecinde gelen sıcak para ile yelkenlerini dolduran da, parasal daralmanın işaretleri başladığında etkileri en çok hisseden de Türkiye ekonomisi. Afrika ve Ortadoğu pazarlarını arşınlayıp ihracatını artırmak da, bu bölgelerdeki iç çatışmalar veya uluslararası siyasi atmosfer nedeniyle kazançlarını geri vermek zorunda kalmak da bölgedeki bir ekonomi olarak muhatap kalınabilen gelişmeler.

Küresel ekonomi nereye, Türkiye ekonomisi oraya…
Dünya ekonomisi büyüdüğü dönemlerde Türkiye ekonomisi büyüyor. Gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımları ve doğrudan yatırımlar arttığında Türkiye ekonomisinin yararlandığı yatırım hacmi genişliyor. Son yıllarda aradaki bağlantı giderek güçleniyor.

Öyleyse, 5. İktisat Kongresi’nin başlığı da ‘Küresel Ekonomik Gelişmeler Çerçevesinde Türkiye Ekonomisi’ olduğuna göre çağdaş ve gelişmiş bir ekonomik yapı ile Türkiye ekonomisinin ayrıştığı noktaların altını çizmek gerekecek.

Türkiye’nin büyük kaynak ayırdığı terör ve enerji sorunlarının ekonomideki ağırlığının azalıp artmasına göre birkaç senaryo düşünülebilir. Fakat üzerinde herkesin mutabık kaldığı anlaşılan işgücü verimliliği, özel sektörün dış kaynak bağımlılığı ve dış açık gibi konularda hızlı adımlar atılması gerekiyor. Yine, kadın istihdamında, girişimcilik ve katma değeri yüksek ürün ihracatı alanlarında da belirgin eksiklikler göze çarpıyor. Yerel kalkınma diğer bir yoğun çalışma alanı olacağa benziyor.