2013 için %4, piyasa beklentilerini aştı…

Hafta içinde seçim sonuçlarından sonraki en önemli haber büyüme rakamlarıydı. %4’lük büyüme Orta Vadeli Plan hedeflerinin yakalanabildiğini gösteriyor. 2012’nin kısır büyüme dinamiklerinden sonra iyi haber doğrusu. Türkiye ekonomisi büyüme rakamlarında kalite aranacak bir dönemde değil. Özellikle 2013 için… Her şeye karşın son yılların klasik büyüme şekli 2013’te de sürmüştür denilebilir.
Bir farkla: 2013 yılında ekonomide, 2012’ye göre zayıflayan dış talebin yerine dış borçla ve vergi ile finanse edilen bir iç talep hakimdi. Özel sektör borçlandı, finansal kesim büyüdü, hanehalkı tüketimi finanse edildi. Geriye özel sektörün kısa vadeli dış borcu ile tüketicinin azalan tasarrufu kaldı. İşin finansman kısmı böyle. Tabii ki vergiyi de eklemek gerekecek.
İç talebin kendi içindeki dağılımında elbette kamu harcamaları ve özellikle kamu yatırımları baş rol oynuyor. Yazının başındaki görüşü tekrarlayalım: 2013 yılı için %4 büyüme iyi bir rakamdır. Gezi olaylarından ve yıl sonundaki hareketlerden sonra daha düşük bir büyüme öngörmek uygun düşerdi. Demek ki, finansman sağlandıkça piyasadaki hareketliliği sürdürmek mümkün olabiliyor. Sonradan bedelini ödemek şartıyla.
Seçim ve ekonomi
Seçim sonuçlarıyla ekonomik aktivite arasındaki doğrudan ilişkiyi anlamak için ekonomist olmaya gerek yok. Ama bazı evrensel diyebileceğimiz neredeyse kural haline gelmiş tecrübeleri hatırlamakta yarar olabilir. 2014 kötü başladığı fakat düşük büyüme koşulları henüz yerleşmediği için mevcut durumdan daha istikrarsız bir tabloyla karşılaşmak istemeyen kitleler, siyasette bildiğinden yana oy kullanmaya devam ediyor. Kriz veya küçülme başlamış olsaydı, bu defa tercihler iktidardan yana olmuyor. 2009 ve 2014 yerel seçimleri arasındaki farkı da bu şekliyle okumak mümkün. Zaten seçim öncesindeki finansal hareketler özellikle son iki işgünü sonuçlarla ilgili az çok bir fikir vermişti.
Dış açık daralıyor… 
Şubat ayı dış ticaretinde beklenen oldu: İhracat %6,2 arttı, ithalat ise %5,9 azaldı. Döviz kurunun baskısının en net hissedildiği 2014 yılının ilk çeyreğinde dış ticaret açığı daralıyor. Adeta silah zoruyla da olsa dövize ihtiyaç duyulan bir dönemde finansman yükünü azaltan bir gelişme. Seçim sonrasında Dolar yeniden 2,10 – 2,20 aralığına döndü. Bu defa reel ekonominin yeniden ithalat imkanına kavuşması ikinci çeyreğin ortasını, hatta Mayıs sonlarını bulabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri de dikkate alınırsa bu etkinin hissedilmesi arzu da edilecektir.
Döviz kuru…
Merkez Bankası’nın 2013 yılının son çeyreğine ilişkin Ödemeler Dengesi Raporu’na bakılırsa TL’nin gereğinden fazla değer kaybettiği gözlemleniyor. Bir kısmı spekülasyondan bir bölümü de döviz pozisyonlarını kapatmaktan kaynaklanan döviz talebi hızını kaybetti. Dövizle ilgili tek olumlu koşul döviz rezervleriydi. Yoksa ne döviz girişleri Türkiye’nin döviz ihtiyacının kompozisyonu kurun eski seviyesine dönmesi için yeterli değildi. Dış ticaretteki daralma imdada yetişmiş oldu.